14 Nisan 2012 Cumartesi

Doğadan Gelen Lezzet MANTARLAR




  
    

Sizlere bu blogları hazırlarken belli bir bilgi birikimi  ve  zaman harcayarak sizlere  sunuyorum..Benim  sizden tek ricam Blogumda  bulunan Reklamlara  tıklamanız..Sizden  yayınlamış  olduğum blogdan  herhangi bir ücret talep etmesizin sizinle  paylaşıyorum.Reklamlara tıklamak  bu sizin  için bir  saniyelik  zaman  bu cüzzi reklam gelirini  benden  kıskanmazsınız  Sanırım..
Please click on the ads on the right side and left side
Пожалуйста, нажмите на рекламу с правой стороны
Sağ reklam basın
لطفا با کلیک بر روی تبلیغات در سمت راست
Prosím, klikněte na reklamy na pravé straně


More Cool Stuff At POQbum.com

                                                        NEDEN MANTARLAR
 Hafta sonları veya  fırsatını  bulabildiğim zamanlarda  doğada yürüyüş yapmayı  ve  fotograf çekmesini severim..Bu babamdan  kalma miras diyelim..Çünkü babam  Orman Muhafaza memuru  olarak  bir çok yörede bulunduk..Hayal mayal  hatırlıyorum  o zamanda doğada  yürüyüş yapar  mantar toplar doğayla ilgili idik  kısacası..Zaman  geldi geçti  bu sevdamız bitmedi..Dostlarımızla  sohbet  ederken benim  doğa  merakım  ve  mantar toplama  merakım sebebiyle  çeşitli  sorular  özelliklede MANTARLAR  konusunda  olmakta..Ben de  dedim  ki   madem  bir  ilgi , merak , istek  var yazalım  o zaman mantarlar  hakkında  bir  Blog..
  Aşağıdaki  konular  belli  bir  bilgi  birikim sonucu  ve  araştırma  ile  olmuştur..Mantar  toplamak  basit  iş veya  eğlence  değil aynı  zamanda  ölüm  tehlikesine  dönüşebilir..Bizde mantar  toplama  kültürü  zayıftır..Özelliklede   İç  anadolu  bölgesinde  bu  yüzden  dilerim  sizlere  faydalı  olabilirim..Bu hazırladığım blogtan önce sizlere  sunmuş olduğum Eskişehirde Yaban Hayat Adlı blogumda da  bahsettiğim konudur mantar  ...Sizlere onun Kısayolunu vereceğim  konular  aynı  olmasına   rağmen bulmakta  zorlanan  arkadaşlarım oldu..
 http://nkkortan.blogspot.com/2011/03/mantarlar-mushrooms-english.html     ve 

http://nkkortan.blogspot.com/2011_05_01_archive.html

Zehirlenmeler için Danışma Adresi dilerim kimsenin bu adrese ihtiyacı olmaz...

http://www.uzem.rshm.gov.tr/

                
                MANTARI    TAM TANIMIYORSAN YEME
                 BİLMEDEN YEDİĞİN MANTAR
                SENİN  SONUNU HAZIRLAR...
Makro mantarların Besin Değerleri
    Yenen mantarların et kadar lezzetli olduğu söylenir. Protein yüzdesi açısından bakıldığında ete ulaşamazlar, ancak eti lezzetli kılan bazı maddeler mantarlarda da vardır. Agaricus bisporus (Çayır mantarı) için lezzeti temin eden maddeler; 3-oktason, benzaldehit oktanol ve zokten–1 gibi maddelerdir.
    Doğaldır ki doğada yetişen mantarlar ile kültürü yapılan mantarlar türlere göre değişen oranlarda besin değerlerine sahiptir. Kültür mantarında; %92 su, %3,5 protein, %0,3 yağ, %4,5 karbonhidrat, %1 mineral madde bulunur ve 272 KCal'lik bir enerji değerine sahiptir. Proteinin sindirilme değeri %72–83 arasındadır. Meyve ve sebzelerle kıyaslandığında iyi bir Lisin, Arginin, Histidin ve Threonin kaynağıdır. İnsan için gerekli tüm aminoasitleri içerir.
    Yapılan araştırmalara göre mükemmel bir folikasit kaynağı olan
Agaricus bisporus mantarı, kandaki şeker seviyesini düşürdüğü ve kolesterolü azalttığı için kalp ve damar hastalıklarında diyet olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir. Mineral madde içeriği açısından da uygun bir besin olduğu ifade edilmektedir.

                                    
Doğru türü tüketilmediği taktirde, oldukça zehirli ve öldürücü olabilen mantar, aslında son derece faydalı bir besin. Özellikle etten iki kat fazla protein içerdiği düşünülürse, mutlaka sofralarımızda bulunması gereken bir besin. Mantarın faydalarına kısaca bir göz atalım.
MANTARIN FAYDALARI
* Bol miktarda A, C, D vitaminleri içeren mantarın 100 gramında, 20-40 kalori bulunur.
* Bağırsakların çalışmasını sağlar.
* İçerdiği 'Lentinian' adı verilen maddenin tümörleri azalttığı bilinmektedir.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir.
* Beyin kanamaları, damar sertliği, ve enfeksiyonlara karşı koruyucu, kolesterolü
düşürücü özelliği vardır.
* Yağ oranı yok denecek kadar düşük olan ve kesinlikle kolesterol içermeyen mantarlar, sağlıklı diyet listelerinde kullanılmalıdır.


Makro mantarların Gelişme Mevsimleri

    Mantarlar büyümek ve üreme organı oluşturmak için, uygun bir yetişme yerine, iklime ve bilhassa rutubet derecesine ihtiyaç gösterirler. Birçok mantar türü bütün bir yıl boyunca görülebilir, fakat ekseriyetle lamelli mantarlar ve Boletuslar sonbaharda ortaya çıkar. Ilık hava halleri, üreme organlarının oluşturulması için en iyi şartlardır. Kurak yazlardan sonra mantarlar hiç görünmeyebilir veya rutubetin artmasıyla birlikte Eylülde ortaya çıkabilir.
    İlkbaharda en erken çıkan mantarlar
Morchella'lardır. Yaz boyunca Agaricus lar, Russula lar, Boletus lar ve diğer yenilen mantarlar sıra ile ortaya çıkarlar. Birçok türler yumuşak geçen kışlarda gelişmelerini devam ettirebilirler, böyle kışlarda yemeklik mantar toplanabilir. Ancak yenilebilen birçok mantar türü kısa bir büyüme mevsimine sahiptir.
    Mantar toplayıcıları, bütün bir yıl boyunca hangi mantarların, nerede, ne zaman ortaya çıktığı hakkında bir tecrübeye sahiptirler. Ancak bu her zaman geçerli bir tecrübe sayılmaz. Kurak bir yılda, kuzeye bakan gölgelik ve yosunlu yerlerde mantar aranmalıdır. Yağışlı yazlarda ise bu gibi yerler çok rutubetli olacağından, kumlu topraklarda ve kayalık yerlerde arama yapılır.

Makro mantarların İnsanlar İçin Önemi nedir?

    Bitkiler aleminin Mycophyta bölümünü oluşturan mantarlar olmasaydı belki de yaşayamazdık. Çünkü dünyanın hayat devrinde mantarların çok önemli fonksiyonları vardır. Bizler için, mantarlar aleminin bir kısmını oluşturan makro mantarlar denildiğinde, akla ilk önce zehirli mantarlar, daha sonra yenilebilir mantarlar gelir. Onları güncel kılan da bu özellikleridir. Ancak bu varlıkların doğadaki pozisyonları göz önüne alındığında, onları asıl önemli kılan, ölü veya canlı organik maddeleri parçalamaları ve böylece karbon - azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük bir rol oynamalarıdır.
    Mantarların,zehirlenmelere, cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana, mesela mayalama endüstrisinde, çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen bazı maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite dönüştürür, bu mantarlar uzun zamanlardan beri alkollü içkiler üretiminde kullanılmıştır. Mayalanma olayı, bazı bakteriler, maya ve küf mantarları tarafından me dana getirilmektedir. Eskiden, mayalama işlemi tabi yolla gerçekleştiriliyordu. Bugün gelişmiş olan teknikler sayesinde tek bir mikroorganizmanın kültürü yapılabilmektedir ve bunlar kullanılmak suretiyle kaliteli ürünler elde edilmektedir. Görülüyor ki bu endüstri mayalanma oluşturan mantarlara bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi
Saccharomyces cerevisiae' dir. Maya mantarları lüzumlu mayalanmayı sağlamak üzere ekmek yapımında da kullanılmaktadır. Maya mantarlarının başka türleri meyve sularından şarap imalinde, süt endüstrisinde muhtelif süt ürünlerinin üretiminde kullanılır. Bakterilerden başka, bazı peynirlerin olgunlaştırılmasında Penicillium cinsinden küf mantarları önemli rol oynarlar, bu peynirlerde küf mantarı peynirin içinde gelişir ve boz renkli damarlardan ibaret bir ağ teşekkül ettirir. Bazı peynirlerde bu damarlı oluşum yalnız yüzeyi örter. Bununla beraber en büyük keşif, mantarlardan elde edilen bilhassa "penisilin" adı verilen antibiyotiklerdir. Penisilin, Penicillium notatum dan elde edilmiştir, halen bir çok bulaşıcı hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.
    Mantarlar tabi çürümede aktif bir rol oynarlar ve bu şekilde insan faaliyetle- rinin bir çok sahasında dolaylı etkide bulunurlar. Organik artıkların çürümesi bakterilerin ve mantarların, bilhassa küçükk mantarların beraber faaliyeti ile gerçekleşmektedir. Mikroskobik olan bu mantarlar toprakta her yerde çok fazla sayıda bulunurlar. Ormandan ve tarladan, hangisinden olursa olsun, her türlü toprak bu canlıların sporları ve hüfleri ile doludur. Toprak mantarları, karbon dioksit depo ederek ve çeşitli kimya olaylarına sebep olarak önemli bir mekanik rol icra ederler. Bunlar bitki kalıntılarının parçalanmasına, gübrelik harcın meydana gelmesine, bazı tarım ürünlerinin muamelesine iştirak ederler. Nihayet su mantarları, kirlenmiş suların yarı temizlenmesinde kısmen yardımcı olurlar.
     Böyle iyi yönde ve insan için faydalı tarafları yanında, mantarlar çok tehlikeli düşmanlar da olabilirler ve insanlar bunlara karşı nasıl mücadele edeceğini kestiremez. Mantarlar tarafından sebep olunan zararlar birçok şekilde açıklanabilir, mesela parazit mantarlar ekonomik bakımdan değerli bitkilerde ve hayvanlarda, hatta insanlarda zarar meydana getirirler. İnsan vücudunda mantarların parazit olması, çeşitli deri hastalıklarına ve genel rahatsızlıklara sebep olabilir. Bunlar, eğer sporları kan dolaşımına girerse solunum sistemi ve işitme hastalıklarını tahrik ederler. Böyle hastalıklar hayvan ve insanlarda yaygındır. Bilhassa balıklar su küf mantarlarına hassastırlar, su küfleri bulaşmış oldukları deri dokusuna yerleşir ve tedrici olarak canlıda tamamen yayılır. Böceklere hücum eden diğer küf mantarları da insektisid (böcek ilacı) olarak kullanılabilmektedir.
    Mantarların, ekonomik olarak önemli bitkilerde parazit olması ile sebep olunan zarar pek büyüktür, çünkü bunlar verimi azaltır veya belli bazı bölgelerde bazı bitkileri yetiştirmeyi imkansız kılarlar.Bu mantarlar, bitki hastalıkları ile uğraşan Fitopatoloji ilminin konusuna girerler.
    Küf mantarları tohumların ve fideciklerin işe yaramaz hale gelmesine yol açarlar, aynı zamanda patates ve asmalarda tehlikeli hastalıklara sebep olurlar. Yanıklık hastalıkları mesela buğdayı ve mısırı tarlada tahrip edebilir. Buğday pası mantarı (kınacık) tarafından buğday üretiminde büyük kayıplara uğranılmaktadır, çeşitli pas mantarları başka bitki türlerine de hücum ederler fakat tabidir ki meydana gelen zarar buğdaydaki kadar ekonomik önemde değildir. Bilhassa külleme hastalıkları önemlidirler; şerbetçi otu, gül, meşe ve asmalar gibi bir çok bitkinin yüzeyinde un gibi, ince bir beyaz tabaka meydana getirerek zarar yaparlar. Meyveler de siyah ve esmer çürüklüğe sebep olan mantarların hücumuna uğrarlar.
    Bazı mantar türleri ağaçların iğne yapraklarına zarar verirler ve dökülmelerine sebep olurlar.
Claviceps purpurea meşhur bir zararlıdır. Odun tahripçisi mantarlar da tehlikelidir, bunların miseli ağaçların odun dokusuna nüfuz eder ve nihayet onları çürütür ve öldürür. Ağaçlara hücum eden başka türler de vardır, fakat en yaygın olanı bal mantarı (Armillaria mellea), orman ve bahçe ağaçlarını istila eden en zararlı parazitlerden biridir. Çok korkulan diğer bir mantar ev mantarı (Serpula (Merulius) lacrimans) dır, bu mantar binalarda kuru çürüklüğe sebep olur.
     Yenen mantarlara gelince, bunlar ağaçlıklarda, kırlarda ve tarlalarda toplanabilirler, ticari olarak yetiştirilebilirler.
    Makro mantarlar ayrıca yüksek bitkilerin köklerine girmek suretiyle oluşturdukları
mikorriza denilen yapı açısından da önemlidirler. Çünkü böyle bir ortaklık kurulduğunda mutallistik bir simbiyoz sözkonusu olur. Yapılan araştırmalara göre mikorrizalı bitkiler; fosfor, kalsiyum ve potasyumu daha fazla miktarlarda alırlar ve bu nedenle de gelişmeleri diğerlerine nazaran daha iyi olur.
    Görülüyor ki mantarların önemi insan faaliyetlerinin birçok alanında ortaya çıkmaktadır ve hayal edebildiğimizden daha büyüktür. Her yerde mevcut bulunmalarından ve çok aşırı sayıda olmalarından dolayı mantarlar Dünyanın hayat devrinde önemli rol oynarlar....
BU MANTARLARDAN SADECE BİRİSİ YENMEZ SİZCE HANGİSİDİR?





ZEHİRLİ MANTARLAR

Ülkemizde besin maddesi olarak tüketilen mantarlar yanında, tür olarak sayıları 70 civarında olan ve çeşitli toksin madde içeren makro mantar bulunmaktadır. Gelişme dönemlerinde bu mantarların bilinçsizce toplanarak yenmesi ile oluşan zehirlenme olayları hemen hemen her yıl görülmektedir. Bu zehirlenmelerin bazıları ucuz atlatılırken, bazıları da üzücü ölümlere yol açmaktadır.

    
BİLMEDİĞİNİZ MANTARI YEMEYİNİZ!

    Zehirli mantarları kolayca tanımak için pratik ayrım noktaları yoktur. Bu nedenle iyi tanınmayan, yabani, bilinmeyen mantarların yenmemesi gerekir. Önerimiz;
(BU METİN OGM nin SİTESİNDEN ALINMIŞTIR )..
  • Ellendiğinde sararan çayır mantarlarından (Agaricus türleri);
  • DDT, turp kokusunda olan orman mantarlarından (Hebeloma, Inocybe, Cortinarius türleri);
  • Annulusu ve volvası olan Amanita türlerinden kesinlikle uzak durmanızdır.
                    ZEHİRLİ MANTAR  Omphalotus olearius (Agaricales/Tricholomataceae)
  Zehirli bir tür olan bu mantar, yurdumuzda yetişen "Cüce kız, Meşe mantarı, Horoz mantarı" olarak tanınan Cantharellus cibarus ile karıştırılabilir. Fakat bu tür daha yumurta sarısı renkli, üzeri yağlımsı gibi, lamellerinin çatallı ve aralarının birleşmiş olmasıyla ayırt edilir.

    Şapka, 7–10 cm, konveks, sonra huni biçimli, üst yüzeyi portakal sarısı, ipek gibi parlak, dalgalı, yaşlılarda portakalımsı-kahve renklidir. .

Lameller; değişik uzunluklarda, eşit değil, sık, yaklaşık 5-6 mm. eninde, ince, sapa dekurrent olarak bağlanır. Sarımsı turuncu renkli, parlak, kenarları akut, genellikle diğer kısımlara rağmen daha koyudur. Taze mantarlarda lameller üzerinde biriken spor tozları, çoğu kez karanlıkta luminisans etkisi gösterir.
    Sap, 7–15 x 1–2 cm. olup, silindirik, dibe doğru biraz incelerek devam eder, şapkaya doğru çoğu kez eksantrik olarak bağlı, sıkı yapılı, içi dolu, lifsi, lamellerle aynı renktedir. Bu mantar, yaz başından sonbahar sonlarına kadar bilhassa yapraklı ağaçların kütükleri üzerinde gruplar halinde ortaya çıkar. Özellikle zeytin ağaçları üzerinde bu mantarı görmek mümkündür.
    Bu mantar nedeniyle oluşan zehirlenme olaylarında belirtiler, sindirimden sonra 30 dakika ile 3 saat arasında ortaya çıkar. Ağır ve şiddetli mide bulantısı, kusma, ishal ve karın ağrıları tipik belirtilerdir. Bunun yanı sıra, terleme, tükürük, gözyaşı ve bronş salgılarında artma, bronkospazm, myosis, görme bulanıklığı, hipotansiyon ve bradikardi gibi belirtiler görülür. Bu mantar, İzmir, Manisa, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Elazığ gibi illerimizde yetişen yaygın bir türdür. (BU METİN OGM nin SİTESİNDEN ALINMIŞTIR )..
YALANCI DEDE MANTARI Lepiota bruneoincarnata (Agaricales/Lepiotaceae)
Tehlikeli ve öldürücü bir mantardır. Halk arasında "dede mantarı" olarak bilinen yenilebilir mantarlar ile karıştırılabilir.

    Şapka, 3,5 cm çapında küremsi, biraz dışbükey, mantar olgunlaştıkça düzlemsel bir hal alır. Kenarları ince olup, eğik değildir. Kutikül yapışık kurudur. Şapkanın merkezinde konsantrik durumlu kestane renkli pullar bulunması tipik olup, şapkanın rengi kırmızımsıdır.

Lameller; sıkça dizilidirler, 5-10 mm. genişlikte, nazik ve sapa kadar ulaşır. Renk beyazımsıdır. Sap; 3x0.6 cm., şapkadan ayrılabilir. Bazen üstte ve altta biraz daralabilir, sap lamellerin altında vazo gibidir. saplarında ortaya yakın bir yerde annulus bulunmaktadır. Fakat bu annulus mantar yaşlandıkça kaybolur. Kalıcı değildir.
    Yazın ve sonbaharda, havuz kenarlarında, parklarda, yol kenarlarında, otların arasında, yaprak altlarında bulunur. Genellikle bol yağışlı mevsimlerde çayırlarda görülür. Falloides zehirlenmesi tipine yol açan amatoksinleri ihtiva eder.
    Bu mantar nedeniyle oluşan zehirlenme olaylarında belirtiler, 6–24 saat sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler, karın ağrıları, bulantı, kusma ve ishal şeklindedir. Zehirlenmede önce kısa bir hafifleme görülür, sonra ağrılar tekrarlar, karaciğer görevini yapamaz hale gelir. Ayrıca böbrekler zayıflar. Sonuçta komadan sonra genellikle ölüm gelir... Şu ana kadar yalnızca Bursa yöresinde görülmüştür.
    
GELİN MANTARI (AL SİNEKÇİ MANTARI) Amanita muscaria

  İbotenik asit, müsimol gibi zehirli bileşikler içeren zehirli bir mantardır. Pantherina sendromu zehirlenmesine yol açar. Yarattığı delilik krizleri 4–6 saat sürer. Bu mantardan etkilenenlerde; ruh halinin değişmesi, (keyifli veya kaygılı durum), nedensiz gülme, hayal görme, konuşma güçlüğü, kas spazmları, görme ve işitme bozukluğu, yorgunluk gibi belirtiler görülür. Bu mantardan zehirlenmelerde ölüm olayı nadirdir, özellikle küçük çocuklarda tehlikeli olabilmektedir.
 Sinek mantarı (Amanita muscaria), Gelin mantarı olarak da bilinen, Amanitaceae familyasından zehirli ve halüsinojen bir mantar türüdür. İbotenik asit, müsimol gibi zehirli bileşikler içerir ve Pantherina sendromu zehirlenmesine yol açar. Yarattığı delilik krizleri 4–6 saat sürer. Bu mantardan etkilenenlerde; ruh halinin değişmesi, (keyifli veya kaygılı durum), nedensiz gülme,hayal görme, konuşma güçlüğü, kas spazmları, görme ve işitme bozukluğu, yorgunluk gibi belirtiler görülür. Bu mantardan zehirlenmelerde ölüm olayı nadirdir, özellikle küçük çocuklarda tehlikeli olabilmektedir.
Parlak kırmızı ve turuncuya renklerde olabilir. Diğer amanita türleri gibi beyaz renkli, yumurta şeklinde bir kapsülden çıkar, genelde üzerindeki zar'ın kalıntılarından kaynaklanan beyaz noktalar taşır.Avrupa'da sinek mantarının şans getirdiğine inanılır. Ortaçağ'da üzerine konan sinekleri sersemletip boğduğu için bu mantarın suyu sineklerden korunmak için kullanılmıştır. Etimolojik açıdan incelendiği zaman Yunancada amanitai "detaysız mantar", musc ise sinek anlamına gelir. Bu mantar her zaman insanların ilgisini çekmiş, süslemelerde, çocuk kitaplarında kırmızı renkli beyaz benekli sevimli bir mantar olarak resmedilmiştir. Sibirya'da şamanlar tarafından çeşitli amaçlarla kullanıldıkları, Vikinglerin de bir yeri işgal etmeden önce cesaret vermesi için bu mantarı yedikleri bilinmektedir..
                    KÖYGÖÇÜREN VEYA EVCİKIRAN MANTARI ( Amanita phalloides )
                                                     BU MANTARDAN UZAK DURUN
  Ülkemizdeki ölümcül zehirlenmelerin neredeyse % 95 inden sorumlu, son derece zehirli ve tehlikeli bir mantardır. Bu mantara yaz başlarında ve sonbahar aylarında ormanlarda çok sık rastlanır. Mantarın içerdiği amanitin maddesi, sindirildikten 8-12 saat sonra ilk belirtilerini gösterir ve karaciğer-böbrek metabolizmasını yok eder. Zehrine karşı henüz bir ilaç geliştirilememiştir. Bu mantarın bir kişiyi öldürmesi için 20–25 gram tüketilmesi yeterli olmaktadır....
  Bu mantar; 1994 yılı Kasım ayında, İstanbul'da seri zehirlenmelere yol açmış ve 20'den fazla insanımızın ölmesine neden olmuştur.
 Fotografı  için  http://www.mykoweb.com/CAF/species/Amanita_phalloides.html
Yazarın Notu : Burada bahsedilen mantarların  fotograflarını internette araştırmak veya  daha  detaylı  bilgilere  ulaşmak istiyorsanız latince isimlerinden  faydalanmanızı tavsiye  ederim...

                                        ZEHİRLİ  MANTARLARIN SINIFLANDIRILMASI
Zehirli mantarların toksinleri yapısal açıdan iki gruba ayrılmaktadır. Bu iki grup içinde çok sayıda zehirleyici madde çeşitleri bulunur. Bu maddeler değişik türlerde zehirlenmelere yol açar. Bugüne kadar yapılan çalışmalara göre Mantar Zehirlenmeleri 9 Grup altında toplanmıştır...
   MANTAR TOKSİNLERİ
    I.Azot içeren bileşikler
    a- Terpenler
    b- Antrakinonlar
    II. Azotsuz bileşikler
    a- Oksolanlar
    b- Azot heterosiklik bileşikler
    c- Amid ve peptidler
    d- N-N bağlı bileşikler
    MANTAR ZEHİRLENME TİPLERİ
    1- Falloides sendromu
    2- Orellanus sendromu
    3- Giromitra sendromu
    4- Muskarin sendromu
    5- Pantherina sendromu
    6- Psilosibin sendromu
    7- Koprinus sendromu
    8- Paksillus sendromu
    9- Gastrointestinal sendrom
TOPLANACAK MANTARLARDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

* Genel olarak şapkasının hem altı hem de üstü BEYAZ olan veya şapkasının hem altı hem de üstü KAHVERENGİ olan lamelli mantarlardan uzak durmak zehirli mantar tehlikesini nerede ise yarı yarıya azaltır.

* Sapının (ayağının) ucu torba gibi bir kılıf (kâse) içinde olan mantarları toplamaktan kaçının.

* Öldürücü zehirli beyaz "sinek mantarı º amanita verna (phalloides)" böyle bir mantardır ve yine her yerde satılan beyaz, leziz kültür mantarı champinion ile çok rahat karıştırılabilir. Çok dikkatli olun. Mantar zehirlenmelerinin en önemli nedenlerinden biri de budur. (%90–95)

Aslında bunları birbirinden ayırmak -bilenler için- çok kolaydır. Mantarın şapkasını ters yüz yapıp altına bakarsanız champiyon mantarının lamellerinin siyah, zehirli mantarın lamellerinin ise beyaz olduğu görülecektir.

* Eğer champiyon mantarının lamelleri görülmüyorsa, o zaman lamelleri örten beyaz, pamuk gibi zarı elinizle yırtıp ayırmanız gerekecektir.

* Şapkasının kenarlarında ince iplikçikler bulunan mantarları (Cortinarius = Örümcek Mantarları) toplamayın, içlerinde öldürücü olanlar vardır. Genç gelişme evresi öncesinde, şapka daha açılmamışken, bu iplikçikler çok sık bir örümcek ağı gibi şapkayı sapa bağlayan bir zar oluşturmuşlardır. Ayrıca, yüze yakın çeşidi olan bu türün yemeye değer olanları da çok az sayıdadır.

* Kural olarak yakıcı tadı olan ve/veya nahoş kokulu mantarlardan kaçının.

* Küflenmiş ya da çürümeye yüz tutmuş mantarları toplamayın, bırakın kalsın.

* Fazla böceklenmiş mantarları da toplamayın.

* Borucukları ya da ayağındaki damar ağları KIRMIZI olan sünger altlı mantarlardan kaçının.

* Eğer etleri sararmış ve/veya ıslak ise yumurta mantarları ile duman mantarlarını toplamayın.

* Gevrek yapılı ve sütsüz lamelli mantarların ( russula) türlerini birbirinden ayırmak oldukça zor, çoğu zaman imkânsızdır. Bu durumda russula cinsi bir mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için "tat yoklaması" yöntemi kullanılır. Ancak bu yöntem sadece ve sadece "russula" türü mantarlara uygulanabileceğinden, önce ve mutlaka mantarın "russula" türü olduğu kesin olarak saptanmış olmalıdır
. Bu saptandıktan sonra mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için, mantar şapkasının altındaki lamellerden çok ufak bir parça alınarak dilin ucuna değdirilir ve hemen tükürülür. Şayet mantar yenmez ya da zehirli bir tür ise hemen ya da çok az bir süre sonra ağzı yakacaktır. Eğer yakmıyorsa mantar tehlikesizdir ve yenilebilir.
Dikkat! Bu yöntem küçük çocuklarla birlikte iken kesinlikle uygulanmamalıdır. Çocuk taklit etme içgüdüsü ile bundan böyle eline geçen her çeşit mantarı ağzına götürecektir.

MANTARLAR NE ZAMAN ve NASIL TOPLANMALIDIR?

* En uygun mantar toplama zamanı, güneşli günlerde, sabah çiyinin kaybolduğu zamandan öğlen ortasına kadar olan süredir.

* Daima kuru havada mantar toplamaya çalışın. Islak mantarları toplamak oldukça zor ve sıkıcı olur.

* Mantar topladığınız yerin, motorlu taşıt trafiği olan yollardan en az 100 metre uzak olmasına özen gösterin. Egzoz gazlarından çıkan zararlı maddeleri (kanserojen ağır metaller) mantarlar bünyelerinde biriktirmektedirler.

* Mantar toplarken daima bir hasır sepet kullanılmalıdır. Kâğıt torba ve özellikle de plastik torba elverişli değildir. Kâğıt torba ıslanıp yırtılır, plastik torba ise mantarı sıkıştırır ve ezerek bozulmasına neden olur. Sepetin içinde kartondan veya uygun bir malzemeden gözler yapılırsa değişik mantar türlerini ayrı bölümlere koyabilirsiniz.

* Mantarı keserek toplamayın. Önce burarak en alt kısmından (kökünden) koparın, sonra topraklı kısmını kesip atarsınız. Bazı mantarların tanınmasında kökün şekli yardımcı olmaktadır.

* Mantarın temizlenmesini topladığınız gün yapın. Kaba temizliği, hatta mümkünse ince temizliği de mantarı topladığınız yerde yaparsanız iyi olur. Böylece hem mantarların bünyesindeki doğal maddeler yine doğada kalırlar hem de boşuna fazla yük taşımamış olursunuz.

* Mantarın böceklenmiş (larvalı, kurtçuklu) olup olmadığı dıştan bakmakla her zaman anlaşılmayabilir. Bunu anlamak için mantarı boylamasına kesersiniz. Eğer içi çok kurtlu ise, kurtlu kısımlarını kesip atarak sağlam kısımlarını saklayabilirsiniz.

* Sakın ha beğenmediğiniz ya da tanımadığınız mantarları bilinçsizce tekmeyle dağıtıp parçalamayın. Sizin beğenip toplamadığınız mantar türleri belki de başkalarına göre çok lezzetlidir. Ayrıca yenmese de mantarlar doğanın bir süsüdürler.

MANTAR YERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

* Tamamen emin olmadıkça bir mantarı pişirip yemeyin.

* Eğer bir mantarı ilk kez yiyor iseniz fazla miktarda yemeyin.

* Mantarları pişirmeden (çiğ) yemeyin. Bazı yenen mantarlar bile çiğ iken zehirli olabilirler. Ayrıca bazı
insanların çiğ mantarlara karşı hassasiyeti bulunabilir.
* Taze ve genç mantarların lamellerini, borucuklarını (süngerimsi kısım) ya da dikenlerini kesip atmayın, çoğu kez mantarın bu bölümleri en lezzetli yerleridir.

* Eğer odunlaşmış ya da kayışlaşmış ise yaşlı mantarların ayaklarını (sap) kesip atın.

SON OLARAK ;

Sakın aklınızdan çıkarmayın ki mantar konusunun en can sıkıcı tarafı yarım mantar bilgisinin hiçbir değerinin olmamasıdır. Bir mantarı aşağı yukarı tanımak yeterli değildir. Mantarı yüzde yüz tanımıyorsan hiç tanımıyorsun demektir....
(Cantharellus cibarius / Chantarel / Sarı kız)  Zehirli değildir

Bu portakal-sarı renkli, mis gibi kokusu olan, bir çiçeği andıran zarif mantar da chantarel, ya da Türkçe adıyla sarı kız mantarı. İnsanın çok hoşuna giden, farklı bir kokusu var bu mantarın. Kendisi Haziran-Kasım aylarında şöyle bir görünür, sonra yeniden uykuya yatar. Meşe, kestane ormanlarında bulunur. Çiçek gibi görüntüsü, parlak rengi, tazecik kokusuyla insanı mutlu ediverir chantarel; ormanların zarif, nazlı kızı...
                      Morchella esculenta / Moril / Kuzu göbeği

Karşınızda mantarların "kraliçesi" Moril. Nam-ı diğer Kuzugöbeği mantarı. Ya da Latince adıyla Morchella esculenta... Kendisi aristokrat mantarların hanımefendisi. Çok ilginç bir mantardır Moril.. Görüntüsü, yapısı, kokusu, her şeyiyle çok özeldir.. Ve kuşkusuz ününü hak eden bir kraliçedir o..


 Akdeniz ve sarıçam ormanlarında, gök gürlediği, şimşek çaktığı zamanda, Şubat'ın ortalarından, Mayıs ayına kadar kendini gösteren bir İlkbahar mantarıdır Moril. Ege kıyılarından başlar, Anadolu'nun güzel coğrafyasını okşayarak taa Sarıkamış'a kadar uzanır bu dantel işlemeli kraliçe, oradan da Kafkaslara selam götürür.
  Bütün mantarlar gibi Ay'ın hallerinden etkilenerek, onunla uyum içinde dans ederek gelişir. Moril'in sporlarını geliştirebilmek için çok uğraşır insanoğlu, ama o, bütün gizini saklamayı hep sürdürür. İçine konuk olduğu yemeklere müthiş bir koku, tat ve aroma vermesiyle ünlü olan Moril, mantar dünyasında çok özel bir yere sahiptir.


                                                           ÇÖREK MANTARI  (Boletus Edulis)
Bu ÜSTE gördüğünüz mantar, doğa mantarlarının "kralı" sayılan Boletus Edulis. Yani, İtalyanların meşhur "porcini" mantarı. (İtalyanlar bizden alırlar mantarın en iyisini, sonra da dünya mutfaklarındaki saygın yerlerini kullanarak, kat, kat pahalı satarlar dünyanın her yerinde). Türkçede ise "bolet" veya "ayı mantarı" diyoruz ona. Türkiye'de de kaliteli restoranların İtalyan mutfağı menülerinde kendisine rastlayabildiğimiz bir mantar artık (ama fiyatlar uçuyor). Türkiye'de en iyi kalitede yetişen, müthiş aromatik, olağanüstü bir mantar.

Boletus ailesinin başka üyeleri de var, örneğin Boletus Aereus, Boletus Pinus, Boletus Aestivalis gibi. Bu mantarlar, Haziran ayından başlayarak Sonbahar'ın sonlarına dek ormanlarda çıkıyorlar. Meşe, karaçam, ladin, kestane, gürgen, kayın ormanlarında yetişebiliyorlar.
Boletlerin büyümesinde Ay'ın etkisi büyük. Ay'ın ilk ay döneminde başlarlar büyümeye, dolunayda en büyük hallerine gelirler. Sonra tekrar beklerler ilk ayın gelişini. Bu milyonlarca yıldır yaşayan canlılar, elbette ki doğanın her durumuna uyum sağlamışlar. Fırtınalarla statik elektrik yükü değiştiğinde sporları uykularından uyanıp patlıyor. Atmosferde uçuşuyor bu sporlar ve uygun şartlar oluştuğunda da mantarlar çıkıveriyor. Aslında, incecik bir dengede duruyor tohumları, hep beklemede... Şartlar uygunsa, yeniden can buluyorlar.. Yeniden ve yeniden doğuyorlar... Hep doğayla uyum içinde, hep onunla bütün...
http://www.hlasek.com/boletus_edulis_ac0138.html AÇIKLAMA İÇİN LİNKE TIKLA.
 Çörek mantarı (Boletus edulis), Boletaceae ailesinden yenilebilen mantar türü. Bilimsel adındaki bolet Latincede "üstün mantar", edulis te "yenebilen" anlamındadır. En beğenilen mantarlardan biridir. Sote, makarna sosu, çorba, hatta çiğ olarak yenebilir. Şapkası 7–30 cm büyüklükte, bazen biraz daha geniştir. Yarım küre şeklinde, daha sonra tümsek, nihayet yayvandır. İyi pişmiş, kabarmış çöreğe benzer. Kenarı başlangıçta içeri kıvrıktır. Şapkanın zarı düzgün değil, çıplak ve kurudur. Islak olduğu zaman parlar ve hafif yapışkandır. Rengi çok değişken, kestane kahverengisi veya soluk olabilir. Kenarının rengi hafifçe daha açık olur. Borucukları, sıkı bir şekilde yan yana yer alırlar. Sapa boyları kısalarak bağlanırlar, uzun ve incedirler. Önce boz beyaz daha sonra yeşilimsi sarı, zeytin yeşili rengindedir, şapkadan kolayca ayrılabilirler. Delikçikleri küçük ve yuvarlaktır. Önce kirli beyaz, daha sonra sarımtırak, nihayet yeşilimtırak sarıdır. Sapı kuvvetli ve katıdır, çoğunlukla ortada veya aşağıda şişkindir. Gençken dip tarafında şişkin olup daha sonra kalınlık bakımından muntazam olur. 15-20 cm kadar boyda, 3-4 cm kadar kalınlıkta olabilir. Renk bakımından önce beyaz açık bozdur, sonra esmer kahverengiye döner. Yukarı kısmı, ince, belirsiz beyaz soluk renkli damarlı ağ gibi görünüşe sahiptir, bazan bütün yüzeyi böyledir. Etli kısmı gençken sert, beyazımtırak, olgunlaşınca yumuşak, sünger gibi sarımtıraktır. Şapkada dış zarın altına gelen kısımda esmerim tıraktır. Spor izi sarıdır. Hazirandan Ağustosa ve Eylülden Kasıma kadar yapraklı ağaçlardan meşe, huş, bilhassa kayın, iğne yapraklılardan çam, genç ladin meşçereleri altında ve çevresinde, oldukça asit karakterde topraklarda, ormandaki yol kenarlarında, orman sınırı boyunca, yaprak çürüntüsü üzerinde genelde çok sayıda bazen tek, tek görülür. Hoş kokusu ve fındık gibi, mülayim, hoş ve lezzetli tadı ile yenilebilen en iyi mantarlardan biridir. Kurutularak veya yağ içinde saklanabilir. Çörek mantarı sinekler larvaları tarafından işgal edilmeye meyillidir. Çok lezzetli olan bu mantarın o yüzden dikkatli incelenmesi gerekir.
                                         Lactarius deliciosus (Çıntar/Kanlıca mantarı)
  Kuytuları sever lactarius deliciosus, bu soğukta hepimiz kuytulara sığınmıyor muyuz? O da şimdi oluştuğu için çam gürleri altında, sıcak, yumuşak yatağında, aileler halinde uykudan uyanıyor.. Pembecik yanaklarıyla ormanın taze gelinleri bu mantarlar.. Çok da nazik olmalı onlara, dikkatlice kopartmalı, yoksa güzelim rengi morarıverir kopartıldığı yerden. Hem çıntar, hem de kanlıca diyoruz Türkçede; çıntar olarak adlandırılanlar pembe renkli, kanlıcalar ise kırmızı, kırıldı mı kanayıverir içleri, onun için kanlıca adları.. Biri meşeyi, diğeri çamı sever..

                           BLACK TRUMPET - BORAZAN MANTARI
                                                                          
                                                                                Borazan Mantarı/Cratarellus cornucopioides


Yurdumuzdaki bazı mantarlar:
Çayır mantarı: Zehirli türü de olan bu mantara dikkat etmek gerekir. Semsiye seklinde, kir ve çayırlarda yetişen bu mantar, açık kahve renklidir.
Şeytan mantarı: Kesildiğinde önce kırmızı, sonra mavi olan bu mantar oldukça zehirli bir türdür. Sapı karınlı ve saridir. Altında koyu kırmızı karışık çizgiler vardır.
Kuzu mantarı: Çoğunlukla zehirsizler sınıfına giren kuzu mantarı, uzun külah biçimli, sari ve koyu renklidir.
Mercan mantarı: Üzerlerinde beyaz, sarı, pembe tomurcukları olan bu mantarın parmak biçimli çıkıntıları vardır ve zehirsizdir.
Kurt mantarı: Zehirli mantarlar sınıfından olan bu tür, beyaz sert düğme görünüşünde olup, akarsu ve yol kenarlarında yetişmektedir.
                                       Biftek mantarı  (Fistulina hepatica)
Biftek mantarı, bilimsel adı Fistulina hepatica olan, Fistulinaceae ailesinden yenebilen bir mantar türüdür. Şekli çiğ eti andırdığından ve kesildiği zaman kırmızı bir sıvı çıkardığı için biftek mantarı ismini almıştır. Fransa'da pazarlarda halen satılmaktadır. Tadı, ekşimsi ve hafif asidiktir.
Genelde canlı ve çürümüş ağaçlarda yetişir. Çınar ve kestane ormanlarında oldukça sık rastlanır. Avustralya'da okaliptüs ağaçlarının yaralanmış yerlerinde yetişir...
                           Mavi cincile- Mor mantar          
                                 
Lepista nuda, Clitocybe nuda olarak da bilinir, Tricholomataceae ailesinden yenilebilen bir mantar türü. Şapkası, menekşe veya leylak renginde olabilir. Lameller gri menekşe, soluk leylak, açık kahverengi renktedir, sapa çentik şeklinde girinti yaparak bağlanır. sapı 5-10cm uzunlukta, tabanı şişkin çomak şeklinde, gençken koyu tonlarda olup sonra renk açılır. Boyuna liflidir. Spor baskısı açık pembedir.Türkiye'de Bolu bölgesinde "Mavi cincile", Karaman civarında da "Mor mantar" olarak adlandırılır. Kesinlikle çiğ olarak yenmemelidir, hafif zehirlenmelere veya mide problemlerine yol açabilir. Tereyağında sote, makarna sosunda veya mangalda yapıldığı zaman oldukça lezzetlidir....
                                                  
                                     Posteki mantarı (Coprinus comatus)
  Posteki mantarı, Coprinaceae ailesinden, bilimsel adı Coprinus comatus olan yenebilen bir mantar türüdür.
Şapkası 4–15 cm. uzunlukta silindirik şekildedir. Beyaz renkli ve yüzeyi pürüzlüdür, zamanla alttan başlayarak siyah mürekkepsi bir yapıya bozunur. Genelde çayırlık alanlarda küçük gruplar şeklinde görülür. Spor baskısı siyahtır, sporları 7–9 mikron büyüklükte, eliptiktir. Tadı oldukça iyidir, genç örnekler daha lezzetlidir, yaşlı örnekler çok fazla su içerir. Ender durumlarda alkolle beraber alındığı zaman rahatsızlık verebildiği rapor edilmiştir..  "http://tr.wikipedia.org/wiki/Posteki_mantar%C4%B1
                           İmparator mantarı (Amanita caesarea) SEZAR MANTARI
İmparator mantarı (Amanita caesarea), familyasından yenilebilen bir mantar türü. Güney Amanitaceae kökenlidir, Roma imparatorlarının favori mantarı olduğu için caesarea yani Sezar mantarı olarak da isimlendirilmiştir. Tadı keskindir, balığı andırır.Turuncu şapkası ve sarı lamelleri vardır. Sporları beyazdır. Amanita umbonata olarak da sınıflandırılmıştır. Türkiye'de Göksu vadisi civarında Sarı gödelek olarak adlandırılmıştır.Görünüşünün çok ayırt edici olması sayesinde Amanita türleri arasında nispeten en güvenli olarak yenebilecek olanıdır, ancak aynı aile mantarlar aleminin en tehlikeli mantarlarını da barındırdığından bu tür mantarlar kesinlikle sadece uzmanları tarafından toplanmalıdır. Amatör ve yeni başlayan mantar toplayıcılarına tavsiye edilmez. Aynı şekilde bu konu üst sayfalarda işlenmiştir. Wikipedia'dan alıntıdır..
Tirmit mantarı (Lactarius volemus)
Tirmit mantarı (Lactarius volemus), Russulaceae familyasından yenebilen bir mantar türü. Şapkası 5–15 cm kadar büyüklükte, kuru ve et gibidir, hiçbir zaman yapışkan olmaz. Gençken yarım küre şeklinde tümsek olup olgunlaşınca açılır ve derin olmayan huni şekline dönüşür, üst tarafı düzensiz, dalgalı gibi bir hal alır. Kenarı başlangıçta içeri kıvrıktır, daha sonra düzensiz olarak dalgalı olur. Gençken sarımtırak kahverengi olgunlaşınca kırmızımsı kahverengi olan mantarın iki formu vardır. Kırmızı kahverengi tipi iğne yapraklı ağaç ve kayın ormanlarında yosunlar arasında gelişir, ateş sarısı tipi yalnızca kayın ve meşe ormanlarında bulunur.
  Lameller, gençken sarımsı beyaz turuncu, olgunlaşınca sarı açık kahverengidir, dokunulduğunda kahverengi olur. Bol miktarda beyaz sıvıya sahiptir. Oldukça sık olup sap üzerinde az olarak aşağı devam eder. Sapı 12 cm kadar uzunlukta ve oldukça kalın, sağlamdır. Mum gibi bir örtüsü vardır. Şapka ile aynı renkte veya birazcık daha açık, şapka tarafındaki birkaç santimetrelik kısımda sarımsı, diğer kısımlarında kırmızımtırak kahverenktedir. Etli kısmı gençken yumuşak, beyaz, olgunlukta sünger gibi, katı ve açık sarıdır, daha sonra yavaş yavaş kahverengi lekelilik kazanır. Spor izi çok açık kırmızımtırak sarıdır.
  Temmuz ve Eylül arasında yapraklı ağaç meşçerelerinde bilhassa kayın ormanlarında ve sınırlarında, bazen çam meşçerelerinde gelişir. Badem gibi hoş bir tadı, balık gibi kokusu vardır. Kolay tanınabilen bir mantardır, bol miktarda çıkarılan beyaz sıvısı ile iyi ayırt edilebilir, bu sıvı çok lezzetlidir, renk değiştirmez ve balık kokusundadır. Taze mantar kesildiği zaman bol miktarda beyaz sıvısı akar, kuru ve yaşlı örneklerde bu özellik yoktur. Salamura edilmiş balık gibi olan kokusu, mantar yaşlandıkça artar.Yenilebilen iyi bir mantardır, hatta çiğ olarak bile emniyetle yenebilir. Tuzlanıp baharatla muamele edildiği, sıcak yağda kızartıldığı zaman çok lezzetli olur. Kızartılırken lamelleri yukarı gelecek şekilde tavaya konulmalıdır. Çorbalar için de iyidir. Bununla beraber, tadı çok acı olan ve şapkasının ortasında konik bir çıkıntı bulunan Lactarius rufus ile karıştırılmamalıdır, bu mantar zehirli değildir fakat yenmesi lezzet bakımından tavsiye edilmez. Bir lezzet denemesi yapmak için küçük bir parça çiğ olarak tadılabilir.
Fotograflar için http://www.hlasek.com/cchouby1an.html adresine başvurabilirsiniz...
Mantar kültürümüz, kültür mantarlarımız

Mantar, çintar, kuzukulağı, küpük... Bu isimler Anadolu'da mantarın aldığı adların sadece bir kaçı. Şimdilerin modern Fransız, İtalyan mutfaklarının "porcini" mantarlarının bu zengin coğrafyamızda özellikle de Denizli ilimizde eskiden beri "gebreçintarı" olarak tanındığını ve yenildiğini biliyoruz.

Yüksek protein değerine karşılık düşük kalorisi ve az kolesterolü ile bugün diyetisyenlerin bile sıklıkla önerdikleri mantarların özellikle yabanilerinin tüketiminde çok dikkatli olmak gerekiyor öncelikle. Çünkü, bilim adamlarının üzerinde uzun yıllar tartıştığı ve halen bir karara varamadığı bir konudur mantar.

Mantar nedir? Bir bitki mi, yoksa hayvan mı? Yoksa, ikisi de değil de kendi başına bir varlık mı? Mantarlar, hayvanlar ve bitkiler alemi arasında yer alan canlılar olarak kabul edilir. Hareket etme yeteneklerinin olmayışı,
hücrelerinin çevresinde bir çeperin varlığı, çoğalma biçimleri ile bitki olarak kabul edilirken, diğer bitkilerden farklı olarak klorofil içermemeleri, kök, gövde, yaprak gibi organlarının bulunmayışıyla da bazı bilim adamlarınca "hayvancık" olarak nitelendirilir. Bu konuda halkımızın tavrı çok net: Keçinin yediği mantarı biz de yeriz. Peki ya bulunulan bölgede keçi yok ise. O zaman önerimiz, tanımadığınız, bilmediğiniz mantarı yememeniz yönünde. Çünkü bazı türlerin yenilmesinden sonra, yarım saat içinde mide yıkanmazsa ölüm kaçınılmaz oluyor.

En yakın deniz parçasına 250 kilometre uzaklıkta olmasına karşın, adının içinde mavilikler taşıyan "Denizli" ilimizin adı, Orta Asya'dan Horasan'a, daha sonra da Burdur gölü civarına yerleşen bir Türk aşiretinden gelir, "Tonguzlu"dan... Türkiye'nin "çorbasından tatlısına sadece mantar tüketilen" tek lokantasının bulunduğu yerdir bir yandan da Denizli. Denizli'de mantar yeme alışkanlığı Tonguzlu'ya kadar gidiyor. Halen semt pazarlarında satılan pembe çintarların yanı sıra bembeyaz üretim mantarları da özellikle Acıpayam'da sıklıkla üretiliyor.
Sığır etinde bulunan molekülleri taşıyan, ancak onlardan daha küçük olduğu için vücuda ve özellikle de böbreklere zararı pek az olan mantarın modern yöntemlerle üretilenlerini (kültür) sağlıklı beslenme çerçevesinde tüketmenizi öneriyoruz ve çabuk hazırlanıp, çabuk pişirilen ve son derece leziz ve çok sağlıklı bir mantar yemeği öneriyoruz. Türkiye'de en zengin mantar çeşidinin Kastamonu'da bulunduğunu belirtmek isterim: Kuzukulağı, kanlıca, ayı mıcığı, tavukayağı, saçak, içi kızıl, cincile, kavak, meşe, kömüş memesi, söbelek, gelincik, teltelli, kırağı, mıkcık, kum mantarı. Afyon Bayat ilçesinde ise Tuzak (içi tozlaşan. Yararsız mantar), göbelen (toprak içi mantarı), çayır mantarı bulunmaktadır.
MANTAR NEDİR?
Mantar deyince aklımıza hemen, çayırlarda, ormanlarda rastladığımız çeşit çeşit renkli "bitkiler" gelir. Bunlar kimimize göre zehirli şeyler, kimimize göre de leziz yiyeceklerdir.
Ama bu arada başımızın belası, ayak parmakları arasında oluşan bir deri hastalığını da anımsarız.
Bir de gerçekten başımızın belası kepekler!
Ya bayatlamış ekmekleri nemli bir yerde bıraktığımızda üzerinde beliren küflere ne demeli?
Peki ekmeğimizi maya ile yapmıyor muyuz? Bira mayası da var tabii.
Eğer soframızda varsa, rokfort (Roquefort) peynirinin mavi küfleri nedir ki?
Ya her derde deva penisilin, onu da unutmayalım.
Bütün bu saydıklarımızın hepsi de bir ve aynı dünyanın bireyleridir. Yani 'MANTAR DÜNYASI' nın. Ama burada bizim konumuz sadece ilk saydığımız mantarlar, yani zehirli yada zehirsiz, çayırlarda ormanlarda rastladığımız mantarlar olacak.
Genelde yüzbini aşkın türü olan mantarların büyüklükleri çok değişkendir. Bir hücreli mikroskopik mantarlar olduğu gibi boyu metreleri bulanlar da vardır. Bizim konumuz olan mantarlar, aslında toprak altında saç teli gibi incecik iplikçik (hif) yığınlarından oluşurlar (miselyum).
Mantarlar esas olarak sporla üreyen (kriptogam) canlılar olduklarından üremelerini sağlayan sporlarını oluşturmak için meyva verirler. Bizim toprağın üzerinde gördüğümüz, ve yanlış olarak mantar dediğimiz rengarenk şeyler aslında, mantarların bu meyveleridir.
Ne bitki ne hayvan
Biz yukarıda mantarlardan sözederken "bitki" deyimini kullandık. Oysa mantarlar aslında bitki değildirler.Çok yakın zamanlara kadar canlılar dünyası, bitkiler dünyası ve hayvanlar dünyası olarak ikiye ayrılıyor ve mantarlar da bitkiler dünyasına dahil ediliyorlardı.Ne var ki yapılan son araştırmalar sonucunda mantarların ne bitkiler dünyası'na ne de hayvanlar dünyası'na ait olmadiği, ayrı bir dünya olan mantarlar dünyası nı oluşturduğu anlaşılmıştır.Bu değişikliğin nedeni mantarlarla bitkiler arasında temelde büyük farklılıkların olduğunun belirlenmesidir. Bu farklılıklardan en önemlisi ise mantarların yeşil renkli klorofil maddesine sahip olmamalarıdır. Bu madde bitkilere özgüdür ve klorofil özümlemesi yapmaya ve bu yolla 'karbon hidrat' yani besin maddesi oluşturmaya yarar.
Sınıflandırma
Mantarlar yapısal gelişmişliklerine göre ve giderek sporlarını oluşturma biçimlerine göre sınıflandırılırlar. (Bak:Mantarların sınıflandırılması) Ayrıca büyüklüklerine göre de ikiye ayrılırlar. Çıplak gözle görülebilenler, yani büyük mantarlar (macrofungi) ve mikroskopik olanlar (microfungi).  Bizim burada ele alacağımız mantarlar işte bu büyük mantarlardır. Esas olarak ta biçimleri şemsiyeye benzeyen, sapı(ayağı, gövdesi) ve sapının üstünde de bir şapkası olan mantarlardan söz edeceğiz. Bu mantarlara literatürde ŞAPKALI MANTARLAR adı da verilmektedir.
Öte yandan, mantarları tanımak için değişik pratik şemalar ve/veya çizelgeler yapılmaktadır. Mantarları pratikte global olarak belirlemekte oldukça yardımci olan böyle bir şemayı, mantarların sınıflandırılması bölümune koyduk. (Bak:Mantarların tanıtım şeması)
MANTARLARIN YAPISI
Bildiğiniz gibi bizim mantar olarak topladıklarımız mantarın meyveleridir. Mantar esas olarak yer altında yada kütük veya benzerlerinin içinde yaşayan ince iplikçiklerden oluşur (miselyum). Miselyum çoğu kez bir yıldan uzun ömürlüdür. Ancak meyvelerinin çoğu birkaç gün/hafta ömürlü olurlar.
Mantarların tanınmasında rol alan özellikler nelerdir:
  1. Mantar şapkasının biçimi
  2. Şapkanın alt yüzü
  3. Lamelli mantarlarda, lamellerin konumu ve özellikleri
  4. Ayakların biçimi
  5. Mantar ayaklarında halka (yaka), kase veya çorap olup olmaması
  6. Mantar sapının gevrekliği
  7. Mantar şapkasının, sap ile bağlantısı
  8. Mantarın rengi
  9. Mantarın kokusu
  10. Mantarın tadı
  11. Mantar sporlarının rengi
  12.                                                         
                                              A- ŞAPKANIN ŞEKLİ:
Mantarların tanınmasında şapka biçimleri önemli rol oynarlar. Esas olarak yandaki dört biçim söz konusudur.Ayrıca kremit biçimi, dalgalı, ortası çökük vb. gibi çok değişik biçimler de bulunur.
Bunun yanısıra şapka zarının kolaylıkla soyulabilmesi, zarın altında şapka etinin rengi, pulların varlığı, renk hareleri, radyal yada dairesel çizgiler, şapka yüzeyinin kıvrımlılığı, şapka kenarlarında püskül yada saçaklar, şapka üzerinde kubbe yada memeler de mantarın cins ve türünün belirlenmesinde rol oynarlar.
                                              B- ŞAPKANIN ALT YÜZÜ:
Mantarlar, şapkalarının alt yüzünün görünüşüne göre üçe ayrılırlar:
 1-Dikenli alt yüz
 2-Borulu alt yüz (Süngerimsiler). Bazı mantarlarda borucuklar gözenek şeklindedir.
 3-Lamelli alt yüz (radyal ve düşey plaklar şeklinde).
C- LAMELLERİN KONUMU:
Lamelli mantarlarda lamellerin mantar ayağı ile bağlantı biçimi mantarların belirlenmesinde oldukça yardımcı olurlar.
 Resimde dört ana biçimin değişik varyasyonları da söz konusu olabilir.
Ayrıca lamellerin sık yada seyrek oluşu, mantar şapkasının uçlarından taşmaları, uçlarının düz yada çatallı oluşu, renkleri, kalınlıkları, kırılgan yada balmumu gibi oluşları vb. de mantarların cins ve türlerini belirlemede yardımcı olmaktadır.
Not: Serbest lamelli mantarlarda şapka ile ayak birbirinden ayrılabiliyor. Bitişik ve inişli tiplerde ise bu ayrılma hayli zor yada olanaksızdır (Bak: Şapkanın sap ile bağlantısı)
D- AYAKLARIN ÖZELLİKLERİ:
Ayaklarının şekli de mantarı belirlemede rol oynar. Ana şekiller aşağıda görülüyor:
 a- Silindirik
 b- Mekik biçimli
 c- Karınlı
 d- Şişkin
 e- Kök uzantılı
 f- Soğan biçimli
 g- Tokmak tipi

E- MANTAR AYAĞINDAKİ HALKA/(YAKA/YÜZÜK), KASE/KIN veya ÇORAP:
  Mantarların önemli özelliklerinden birisi de zar kalıntılarıdır. Bilindiği gibi mantar genel olarak ufak bir yumru olarak ortaya çıkmakta ve zamanla sporları oluşurken şekli de değişmekte ve tanıdığımız mantar halini almaktadır (Aşağıda solda).
Mantar yumrusunu çevreleyen bir dış zar bulunur. Mantarın boyutlarının büyümesiyle bu zar bir süre sonra parçalanmaktadır. Bu parçalanma değişik biçimlerde olabilir: Tüm çevre boyunca, üst yarıdan, alt yarıdan yada üst yada alt uçtan. Bir başka zar ise mantar sporlarının oluşma sürecinde, sporların içinde oluşacağı humeniumu örterek sporları korumaya yarıyan iç zardır. Buna humenium zarı adı verilir.
İşte bu zarların parçalanması sonucunda bir kısım zar artıkları yok olmayıp, şapka üzerinde yada kenarlarında pulcuklar yada püsküller (saçak) şeklinde, ayak uçlarında yada çevresinde kase yada çorap olarak, ayak çevresinde ise yüzük (yaka) yada kemer biçiminde kalmayı sürdürürler.
A- Dış zar üst yarıdan parçalanıyor; şapka üzerinde değişik boyutlarda pulcuklar oluşur. (Sağda)..
  Bunlar gerçek mantar pulları değildirler ve şapka yüzeyinden kolaylıkla ayrılabilirler. Amanita türü mantarlar böyledir  ve bu özellikleri nedeniyle sinek mantarları olarak adlandırılırlar. Bu tür mantarlar genellıkle zehirlidirler. Yağmurla ayırt edici bu pullar yokolduğundan bazan deneyimli mantar toplayıcılar için bile karıştırma tehlikesi söz konusu olur .Sağ yukarıda Amanita pantherina sinek mantarı görülüyor.

b-İç zar parçalanarak,  kolaylıkla ayrılabilen yüzük  yada ayağa yapışık yaka şeklini alıyor.

Bazı durumlarda üst kısım da şapka kenarında saçak biçiminde kalır. İç zar, Cortinariuslarda örümcek ağı şeklinde olduğundan, kalıntılar, yapışık, kahverengi iplikcikler şeklindedir.(sporlarının renginden dolayı belirleyici özellik) Bunlara bu nedenle örümcek mantarları adı verilmiştir. Fotoğrafta şapkasının altı da üstü de kahverengi olan öldürücü  "Cortinarius rubellus" örümcek mantarı görülüyor. (Bak: Toplarken dikkat!) (Sağ yukarıda)..

c- Dış zar şapka ve ayak üzerine sabitlendiğinden kopma yanlardan oluyor.

Bu durumda kalıntı ayak boyunca bir puldan bir çorap şeklindedir.
Yaka ise çorabın ucunda ve yukarıya yönelmiştir. Çoğu kez aynı pul pul yapı şapka üzerinde de oluşur. Pholiota türü (püsküllü) mantarların pek çoğunda bu özellik görülmektedir.
Fotoğrafta Phoilota squarrosa püsküllü mantarı görülüyor. (Sağ yukarıda)..
F- MANTAR AYAĞININ/SAPININ GEVREKLİĞİ:
  Mantarların dokusal yapısı, uzunlamasına lifcikler şeklindedir. Herhangi bir mantarın sapını -kurumuş durumda değil ise- ortadan kırdığınızda şekilde görüldüğü gibi (solda) boylamasına liflerle karşılaşırsınız.
  Ancak bu durumun iki istisnası bulunmaktadır. Russula ve Lactarius türü mantarlarda yapı lifli değil gevrek olduğundan, bunlar kırılıp parçalanırlar (sağda). Bu mutlak belirleyici özellikleri ile bu iki tür mantarı kesin olarak saptamak olanaklıdır.
İki türü birbirinden ayıran ana özellik ise -başka bazı tali özelliklerin yanında- Lactarius mantarlarda, mantarın kırılan yada kesilen yüzeyinde "süt" adı verilen renksiz yada renkli bir sıvının oluşmasıdır (Altta  Sağda -Lactarius volemus). Bu özellik, russulalarda asla yoktur. (Yukarıda Sağda-Russula vesca)
G- MANTAR ŞAPKASININ SAP İLE BAĞLANTISI:
Lamelli mantarlarda şapkanın sap ile bağlanma biçimi (Bak: Lamellerin konumu) lamelli mantar cinslerinin tanınmasında oldukça belirleyicidir. Bu açıdan bakıldığında lamelli mantarlar iki gruba ayrılabilir:
Lamellerin serbest, yani ayaktan ayrık olduğu durumlarda, humenium,  (Bak: Humenium) şapkanın ayrı bir bölümünü oluşturur ve bu nedenle ayaktan rahatlıkla ayrılabilmektedir. Bazan şapka ile ayak arasında net bir ayrım çizgisi gözlenebilirken çoğu zaman bu ayrımı gözleyebilmek icin büyüteç kullanmak gerekmektedir.
Aşağıda bu türden olan mantarlara örnekler verilmiştir:
a-Amanita türleri (Gelin mantarı, Padişah mantarı vb.)
b-Lepiota türleri /Pullu mantarlar (Şemsiye mantarı, Söbelen/pösteki mantarı vb.)
c-çayır mantarı vb.
2-Şapka ile ayak birbirine sıkıca bağlıdır.
Lamellerin bitişik yada inişli olduğu mantarlarda, şapka ile ayak üst üste çakışmışlardır, dolayısıyla onları birbirlerinden ayırmak oldukça zor yada imkansızdır.
H- MANTARI RENGİ:
Bir mantar türünde dahi renk farklılığı oldukça büyüktür. Bu nedenle mantarların rengi, tür belirlemede büyük önem taşımaz.Renk özelliği genetik bir karakterdir, ancak mantarın yaşlılığı ve nemliligi de renk üzerinde önemli rol oynarlar.Bazı türler neme karşı çok daha hassastır ve nemlilik arttıkça renkleri koyulaşırken, nemliliğin azalmasıyla renkleri de açılır.Bazı mantarların renkleri de, örneğin Russula türleri, suda çözülen renk maddeleri içerdiklerinden, yağışlı havalarda, suyla birlikte akıp gider.
  1. MANTARIN KOKUSU:
Pekçok mantarın çok özel bir kokusu vardır. Bu nedenle koku, mantarın tanınmasında önemlidir. Ancak bir başka açıdan da koku, kişilere bağlı bir duyudur, yani kişiden kişiye değişir. Bu nedenle başkaları için koku tanımlamak oldukça zordur.Mantarın kokusu, en iyi şapkasının altından alınır. Bazı kokular ancak mantarı kırdığınızda hissedilir, bazılari ise çok ucucudurlar. Bu nedenle mantarı kırar kırmaz koklamak en doğru yöntemdir.
 Ayrıca, soğuk havada iyi koku alınmaz. Onun için koklarken, mantarı avuç içine alıp ısıtmak yada oda sıcaklığına getirip koklamak en iyisidir.
J- MANTARIN TADI:
Mantarın tadının -mantar pişirilmeden yenmeyeceği icin- çig durumda hiçbir anlamı yoktur. Ayrıca zehirli mantarları tadarak tanımak da olanaksızdır. Biliniyor ki pek çok zehirli mantarın tadı oldukça leziz(!)dir.Mantar tatmanın gerekli oduğu, işe yarar tek bir istisnai durum vardır: Russula cinsi mantarların yenen türlerini saptamak.(Bak: Tat Yoklaması)
K- MANTAR SPORLARININ RENGİ:
Bir lamelli mantarın türünü belirlemede önemli bir yardımcı da, o mantarın sporlarının rengidir. Genel olarak mantarın gelişmesinin başlangıc evresinde, mantarın sporları oluşmadığı için, genç mantarları bu yoldan tanımak olanaklı değildir. Mantar gelişip sporlar olgunlaştığı zaman, sporlar şapkanın alt yüzüne renklerinin damgasını vururlar. Pek çok mantarın lamellerinden bu renk kolaylıkla izlenebilir. Ama daha güvenli olması için asağıda açıkladığımız  SPOR İZİ deneyine başvurulur.
Spor İzi Deneyi:
  1. Spor rengi araştırılacak mantarın sapını, şapkaya yakın bir yerden keserek, şapkayı sapından ayırın (en az iki adet).
  2. Şapkalardan birini beyaz, diğerini de siyah bir kağıdın üzerine, lamelleri yere bakacak şekilde yerleştirin.
  3. Şapkaların üzerine bir kase kapatın.
  4. Bir kaç saat sonra, yada bu denemeyi akşamdan yaptıysanız, ertesi sabah, kaseyi ve ardından mantar şapkasını dikkatlice kaldırın. Kağıt üzerinde sporları, merkezden çevreye radyal sıralar halinde, rahatlıkla göreceksiniz. Tabii ki renklerini de.
Not: Bu iz deneyi, çok kuru mantarlarda da iyi netice vermeyebilir.
Asağıda dört renk spor izi fotoğrafı görülüyor.

Bir mantarın türünü belirlemekte, başka özellikler de önemli rol oynarlar:
Sap ile şapkanın göreli bağlantı biçimi:
Merkezi, eksantrik veya yandan bağlı.
Büyüme biçimi:
Tek tek, deste biçiminde, gruplar halinde, öbek öbek vb.
Toplanacak mantarlarda nelere dikkat etmelidir:
  1. Şapkasının hem altı hem de üstü KAHVERENGİ olan lamelli mantarlardan uzak durmak gerekir.Öldürücü zehirli örümcek mantarları Cortinarius speciosismus (C.rubellus) ve Cortinarius orellanus ile yine öldürücü mantar Galerina marginata böyle mantarlardır. (Bak: Zehirli Mantarlar)

  2. Aynı şekilde şapkasının hem altı hem de üstü BEYAZ olan lamelli mantarlardan da aynı ölçüde uzak durmak gerekir.Öldürücü zehirli sinek mantarı Amanita virosa / Ölüm Meleği  böyle bir mantardır. Bu mantarın en tehlikeli yönü pazardan satın aldığımız kültür mantarı Şampinyon'a benzetilmesidir. (Bak: Zehirli Mantarlar)
    Aslında -bilenler için- bunları birbirinden ayıran önemli özellikler bulunmaktadır. Diğerlerinin yanında belirleyici olan fark lamellerinin rengidir.
    Sinek mantarlarının lamelleri kesin olarak BEYAZ olur. Champinion / Şampinyon mantarlarında ise lameller beyaz değil, siyaha yakın tonlarda olurlar. Bu rengi veren Champinion mantarlarının SİYAH sporlarıdır.

    Mantarın bunlardan hangisi olduğunu saptayabilmenin iki ayrı olanağı bulunmaktadır:
    A-  Mantarın şapkası ter çevrilip altından bakılırsa lamellerin rengi görülebilir.

    Yukarıda belirtildiği gibi zehirli Sinek mantarlarında bu renk beyazdır.

    Champinion mantarlarinda ise siyah veya siyaha çalar renktedir. Sadece genç Champinion mantarlarında sporlar henüz olgunlaşmadığı için lameller onlarda da beyaz renktedir. Ayrica bu mantarlarda sporların korunması amacıyla şapkanın altında oluşan beyaz, pamuğumsu zar lamellerin görülmesini engelleyebilir. O durumda zar kaldırılarak lamelleri görmek olanaklıdır.

    B-  Mantarlara Spor İzi yöntemi uygulanır. Sonuçta Champinion'ların spor izi siyah, sinek mantarlarının izi ise beyaz oluşacaktır. (Bak: Spor İzi yöntemi)
     
  3. Sapının ucu torba gibi bir kılıf (kase) içinde olan mantarları da toplamayın.Öldürücü zehirli  Amanita verna (A.phalloides) / Köy göçüren ile Amanita virosa / Ölüm Meleği mantarlarının içinde bulunduğu sinek mantarlarının hepsi böyle saplarında kın / kase olan mantarlardır. (Bak: Zehirli Mantarlar)
    Yukarıda anlatılan uyarılara uyulduğu takdirde mantardan zehirlenme riski en az yarıyarıya azalmış demektir. Ülkemiz olguları dikkate alındığında bu oran %90-95 olmaktadır.

    Genelde yukarıda adı geçen beş mantar ve diğer bir kaç örümcek mantarının hepsi de hücre öldürücü özelliklere sahiptir. Bunlara ek olarak, ülkemizde çok bulunan Kuzu göbeği denilen mantarın akrabası  Gyromita esculanta ve benzeri birkaç beyin mantarının dışında kalan mantarlar sinir sistemine etkileri yada sindirim sisteminde yarattıkları bozulmalarla kendilerini belli ederler.
    Bu mantarlarin yaşamsal tehlikesi söz konusu değildir. (Bak: Zehirli Mantarlar ve Tablosu)
  4. Şapkasının kenarlarında ince iplikcikler bulunan mantarları toplamayın.
    Bu mantarlar Cortinarius / Örümcek türü mantarlardır. İçlerinde öldürücü zehirli olanlar vardır. Örneğin yukarıda adı geçen öldürücü zehirli Cortinarius speciosissimus ile Cortinarius orellanus mantarları bu tür mantarlardandır.

    Bu tür mantarları sporları kahverengidir. Ayrıca bunlarda sporları korumak üzere oluşan iç zar örümcek ağı gibi iplikciklerden yapılıdır. Mantarların gelişme evresinde şapkanın oluşmasıyla birlikte bu zar parçalanır ve parçaların bir kısmı sapın şapkaya yakın tarafında yapışık kalarak kahverengi izler bırakırken bie kısmı da şapka kenarlarında tülden saçaklar oluştururlar.

    Ayrıca, yüze yakın çeşiti olan bu türün yenmeye değer olanları da çok az sayıdadır.
     
  5. Kural olarak yakıcı tadı olan ve/veya nahoş kokulu mantarlardan kaçının.
     
  6. Küflenmiş yada çürümeye yüz tutmuş mantarları toplamayın, bırakın kalsın. 
  7. Keza fazla böceklenmiş mantarları da toplamayın.
     
  8. Borucukları yada ayağındaki damar ağları kırmızı olan sünger altlı mantarlardan kaçının. 
  9. Eğer etleri sararmış ve/veya ıslak ise yumurta mantarları ile duman mantarlarını toplamayın.
     
  10. Tat Yoklaması:Gevrek yapılı ve sütsüz lamelli mantarların russula türlerini birbirinden ayırmak oldukça zor, çoğu zaman imkansızdır. Bu durumda russula cinsi bir mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için "tat yoklaması" yapılır. Ancak bu yöntem sadece ve sadece "russula" türü mantarlara uygulanabileceğinden, önce ve MUTLAKA mantarın "russula" türü olduğu kesin olarak saptanmış olmalıdır (bak: Gevreklik).
    Bu saptandıktan sonra mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için, mantar şapkasının altındaki lamellerden çok ufak bir parça alınarak dilin ucuna değdirilir. Şayet mantar yenmez yada zehirli bir tür ise hemen yada çok az bir süre sonra ağzı yakacaktır. Eger yakmıyorsa mantar tehlikesizdir ve yenilebilir.
    Dikkat! Bu yöntem küçük çocuklarla birlikte iken kesinlikle uygulanmamalıdır. Çocuk taklit etme içgüdüsü ile bundan böyle eline geçen her çeşit mantarı ağzına götürücektir.
Mantarlar ne zaman ve nasıl toplanmalıdır:
  • En uygun mantar toplama zamanı, güneşli günlerde, sabah çiyinin kaybolduğu zamandan öğlen ortasına kadar olan süredir.
     
  • Daima kuru havada mantar toplamaya çalışın. Islak mantarları toplamak oldukça zor ve sıkıcı olur.
     
  • Mantar topladığınız yerin, motorlu taşıt trafiği olan yollardan en az 100 metre uzak olmasına özen gösterin. Eksoz gazlarından çıkan zararlı maddeleri (kanserojen ağır metaller) mantarlar bünyelerinde biriktirmektedirler.
     
  • Mantar toplarken daima bir hasır sepet kullanılmalıdır. Kağıt torba ve özellikle de plastik torba elverişli değildir. Kağıt torba ıslanıp yırtılır, plastik torba ise mantarı sıkıştırır ve ezerek bozulmasına neden olur. Sepetin içinde kartondan veya uygun bir malzemeden gözler yapılırsa değişik mantar türlerini ayrı ayrı bölümlere koyabilirsiniz.
     
  • Mantarı keserek toplamayın. Önce burarak en alt kısmından (kökünden) koparın, sonra topraklı kısmını kesip atarsınız. Bazı mantarların tanınmasında kökün şekli yardımcı olmaktadır.
     
  • Mantarın temizlenmesini topladığınız gün yapın. Kaba temizliği, hatta mümkünse ince temizliği de mantarı topladığınız yerde yaparsanız iyi olur. Böylece hem mantarların bünyesindeki doğal maddeler yine doğada kalırlar hem de boşuna fazla yük taşımamış olursunuz.
     
  • Mantarın böceklenmiş (larvalı, kurtcuklu) olup olmadığı dıştan bakmakla her zaman anlaşılmayabilir. Bunu anlamak için mantarı boylamasına kesersiniz. Eğer ici çok kurtlu değil ise, kurtlu kısımlarını kesip atarak sağlam kısımlarını saklayabilirsiniz.
     
  • Sakın ha beğenmediğiniz yada tanımadığınız mantarları bilinçsizce tekmeyle dağıtıp parçalamayın. Sizin beğenip toplamadığınız mantar türleri belki de başkalarına göre çok lezzetlidir. Ayrıca yenmese de mantarlar doğanın bir süsüdürler.

http://wb332306.bahnhofbredband.se/ İnternet Adresinden Alıntı Yapılmıştır…

Mantar yerken nelere dikkat etmelidir:
  • Tamamen emin olmadıkça bir mantarı pişirip yemeyin.
     
  • Eğer bir mantarı ilk kez yiyor iseniz fazla miktarda yemeyin.
     
  • Mantarları pişirmeden (çiğ) yemeyin. Bazı yenen mantarlar bile çiğ iken zehirli olabilirler. Ayrıca bazı insanların çiğ mantarlara karşı hassasiyeti bulunabilir.
     
  • Taze ve genç mantarların lamellerini, borucuklarını (süngerimsi kısım) yada dikenlerini kesip atmayın, çoğu kez mantarın bu bölümleri en lezzetli yerleridir.
     
  • Eğer odunlaşmış yada kayışlaşmış ise yaşlı mantarların ayaklarını (sap) kesip atın.
Son olarak:
Sakın aklınızdan çıkarmayın ki mantar konusunun en can sıkıcı tarafı yarım mantar bilgisinin hiçbir değerinin olmamasıdır. Bir mantarı aşağı yukarı tanımak yeterli değildir.Mantarı yüzde yüz tanımıyorsan hiç tanımıyorsun demektir.
Yanlış İnanışlar
Tübitak Yayınları'ndan çıkan, Prof. Afife Mat'ın "Türkiye'de mantar zehirlenmeleri ve zehirli mantarlar" adlı kitabından aldığımız, ülkemizde halk arasında zehirli ve yenen mantarların birbirinden ayırt edilmesine ilişkin bazı yanlış düşünceleri -kendi notlarımızı da ekleyerek- aşağıda aktarıyoruz:
  • Mantar koparılınca zehirli ise iç kısmının rengi hemen mavileşir.Not: Tam aksine çok leziz olan sünger altlı mantarların pek çoğu tam da bu özelliğe sahiptirler. Ayrıca ülkemizde kanlıca adıyla bilinen "lactarius deterrimus" ve "lactarius deliciosus" mantarları da ayni özelliği gösterirler.
     
  • Mantar gümüş bir kaşık veya para ile kaynatıldığında mantar zehirli ise gümüş kararır.
     
  • Zehirli mantarları salyangozlar yemezler.Not: Zehirlilik göreceli bir kavramdır. Ancak bir canlı türü için zehirlilikten söz edilebilinir. Bağışıklık ve savunma mekanizmalarının varlığına bağlı olarak bir tür için ZEHİR olan maddeler başka bir tür için pekala iyi bir GIDA olabilir.
     
  • Hoş kokulu ve lezzetli olan ve şapkasından bir parça koparıldığında iç kısmının rengi değişmeyen mantarlar tehlikesizdir.
     
  • Çayırda yetişen mantar türleri tehlikesizdir.Not: Çayırda yetişen mantarların en iyi bilinenlerinden olan ve bir türünün "kültür mantarı" olarak her yerde satıldığı bilinen "champinion" cinsi mantarlardan beyaz zehirli champinion mantarı tam da park ve bahçelerde yetişmektedir. Yine zehirli, hatta çok miktarda alındığında ve panzehir verilmediği durumda öldürücü olabilen "muskarin" maddesini içeren "clitocybe dealbata" de bir çayır mantarıdır.
     
  • Ağaçlar üzerinde yetişen mantarlar zehirsizdir.Not: Ağaç üzerinde yetişen mantarların hemen hemen hepsi, ki bunlar parazit (asalak) mantarlardır, zaten odunsu yapılı mantarlardır ve yenilme özellikleri yoktur.
     
  • Tuzlu ve sirkeli suda kaynatmak mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır.Not: Bu durum sadece belirli bazı mantarlar için ve belirli koşullarda geçerlidir. Gevrek yapılı ve sütlü, lamelli mantarların pek çoğu "lactarius" bol suda bir kaç kez ve belirli süre kaynatılarak ve kaynatma suyu dökülerek yenilebilmektedir. Ancak bunun için yukarıda da belirtildiği gibi mantarın kesin olarak saptanması gerekmektedir. Ayrıca kaynatılıp suyu dökülerek yenilebilir hale gelen birçok mantar daha söz konusudur. Ne var ki suyun tuzlu yada sirkeli olmasının burada herhangibir rolü söz konusu değildir.
     
  • Zehirli veya yenen mantarlar ayrı ayrı topraklarda yetişir.Not: Mantarın zehirli olması ile toprağın yapısı arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Dolayısı ile ayni yerde hem zehirli hem de zehirsiz mantarların yetişmesi çok doğaldır. Ayrıca değil farklı mantarlar, ayni cins mantarların bile türlerinden birisi öldürücü olabildiği halde diğer bir türü çok leziz bir mantar olabiliyor ve kuşkusuz bunlar aynı yörelerde rahatlıkla yetişebilirler. Buna en güzel örnek sinek mantarlarının (amanita cinsi) bir türü olan köy göçüren yada "evcikkıran amanita phalloides" çok zehirli olan iki maddeyi (amanitin, phalloidin) de içerirken ayni cinsin bir başka türü olan "Sezar mantarı amanita caesarea", padişah mantarı -buna karadeniz yöresinde yumurta sarısı deniliyor- ta Roma döneminden beri bilinen en leziz mantarlardan biridir.
     
  • Kurutulmuş mantar zehirli değildir.Not: Mantarı kurutmak genel olarak mantarın zehirliliğini ortadan kaldırmaz, ancak mantar bünyesinde bulunan, öldürücü olmayan ama bazı kişilere zararlı etki edebilen -allerjik reaksiyon, yada o maddeye karşı hassasiyet nedeniyle- pek çok madde tıpkı mantarın suyunun kaynatılarak buharlaştırılmasında olduğu gibi mantarın bünyesinden atılabilmektedir.
     
  • Pişirmek mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır.Not: Pişirmenin mantarın zehirlililğini ortadan kaldırmayacağı açıktır. Ancak mantarı çiğ yemenin çok daha fazla riske girmek olduğu da açıktır. Mantar toplayıp yeme kültürü ile ilgili bütün kitaplarda mantarı yemeden önce kaynatarak kendi suyunun buharlaştırılması gibi bir ön işlemden geçirmenin zorunluluğuna işaret edilmektedir. Tabiiki böyle kitapların yazılmış olması söz konusu ise. Bizim ülkemizde böylesi bir kitap ne yazık ki henüz yazılmış değildir.
     
  • Mantarı yoğurt ile birlikte yemek zehirlenmeyi önler.Not: Yoğurtun belli bir panzehir olma özelliği bilinmektedir. Ancak bu özelliği onun mantarların zehirliliğini ortadan kaldırdığı anlamına gelmez. Ama çok önemli olmayan bazı durumlarda mantar yiyen insan için yararlı fonksiyonları olmuş olabilir

    Halk arasındaki bu yanlış inanışlara biz, bir de okumuşlar arasında yaygın bir yanlış inanışı ekleyeceğiz:
    Mantar kesinlikle zararlı, tehlikeli bir nesnedir. Uzak durulmalıdır
    Notumuz:  Mantar da doğadaki her türden varlık gibi bir doğa olgusudur. Zehirli olanları da vardır, leziz yiyecek olanları da.. Herşeyden önce kendimizi ilkel korkulardan kurtarmamız, sonra da, eğer  topluma bu konuda yararlı olmak istiyorsak, topluma korku salmak yerine, yararlı ve gerekli bilgileri topluma ulaştırmaya çalışmamız gerekir. En azından, gereksiz korku yayan bir merkez olmaktan çıkmak gerekiyor.
İLGİNÇ VE SORUMSUZ BİR YAKLAŞIM
Biz bu sitede hep insanları, mantardan, gereksiz yere korkutma yaklaşımına karşı durduk ve duracağız. Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki doğru rota çizebilmek nerede ise olanaksız.
İnternet ortamında son zamanlarda mantar konusunda çok değişik bazı siteler yada yazılar ortaya çıkmaya başladı. Bir kısmı tam yerine oturmasa da oldukça ilginç bilgiler veriyor.
Ama şimdi aşağıda göstereceğimiz gibi öyle yaklaşımlar da var ki insan sadece ne yapacağını değil ne diyeceğini bile bilemiyor.
http://site.mynet.com/camadandoga/dogada_yasam.htm adresindeki sitede DOĞADA YAŞAM VE HAYATTA KALMA ( SURVIVAL ) başlığı altında aynen şöyle bir ibare bulunuyor.
MANTARLAR:  Genellikle pastel renkli üzerinde toz tabakası bulunan ince saplı mantarlar zehirlidir. Bunların yerine sapı kalın, hoş kokulu, mat renkli ve içerisinde kurt yaşayan mantarlar güvenle yenilebilir.
Evet yanlış okumadınız, aynen kopyaladık. Yazının sahibi doğada zor durumda kalan insanlara hayatta kalmaları için ne yapmalarını öğütlerken bunları söylüyor.
Hani bir deyim vardır: Deveye sormuşlar, boynun neden eğri diye de yanıtlamış deve:
 "Nerem doğru ki?"
İnanın insan ne tarafını düzelteceğini bile bilemiyor.
Yazıda hangi mantarların tarif edildiğini anlamak olanaksız. Çünkü böyle bir mantar türü filan yok. Ayrıca eğer o tarife göre mantarları toplayıp yerse insan, bırakın hayatta kalmayı anında öteki dünyaya göçeder, çünkü tüm öldürücü zehirli mantarları bu tarif altında toplamak kaçınılmaz.
Hele bir de eki var ki ne demeli: İçerisinde kurt yaşayan mantarları güvenle(!) yemeliymişiz. Yani larvalarla insan için aynı biyolojik yaklaşım söz konusu. Kim söyledi, nerede yazılı, hiçbir aydınlatıcı bilgi yok.
Aynen "mantar yemeyin ha zehirlenirsiniz" diyenlerin yaklaşımı, ama 180 derece tersinden bir yaklaşım. Her iki yaklaşım da yaşamdan kopuk, bilgi ve bilim dışarıda tutularak oluşturuluyor.
Aslında pek bir farkları yok, ama bir tanesi yine de ölüme karşı çıkıyor en azından. Burada ise sorumsuzluğun sınırı bile yok.
Zehirlenmeler için Danışma Adresi dilerim kimsenin bu adrese ihtiyacı olmaz...

http://www.uzem.rshm.gov.tr/




 Sizlere bu blogları hazırlarken belli bir bilgi birikimi  ve  zaman harcayarak sizlere  sunuyorum..Benim  sizden tek ricam Blogumda  bulunan Reklamlara  tıklamanız..Sizden  yayınlamış  olduğum blogdan  herhangi bir ücret talep etmesizin sizinle  paylaşıyorum.Reklamlara tıklamak  bu sizin  için bir  saniyelik  zaman  bu cüzzi reklam gelirini  benden  kıskanmazsınız  Sanırım..
Please click on the ads on the right side and left side
Пожалуйста, нажмите на рекламу с правой стороны
Sağ reklam basın
لطفا با کلیک بر روی تبلیغات در سمت راست
Prosím, klikněte na reklamy na pravé straně













    1 yorum:

    ali gökçekli dedi ki...

    Bilgilendirme için teşekkür ederim. facebookta bir grup oluşturmayı düşünmezmiydiniz. birçok kişi için çok faydalı olabilir. aliyagmurtr@hotmail.com