Sizlere bu blogları
hazırlarken belli bir bilgi birikimi
ve zaman harcayarak sizlere sunuyorum..Benim sizden tek ricam Blogumda bulunan Reklamlara tıklamanız..Sizden yayınlamış
olduğum blogdan herhangi bir
ücret talep etmesizin sizinle
paylaşıyorum.Reklamlara tıklamak bu sizin
için bir saniyelik zaman bu
cüzzi reklam gelirini benden kıskanmazsınız Sanırım..
Please click on the
ads on the right side and left side
Пожалуйста, нажмите на рекламу
с правой стороны
Sağ reklam basın
لطفا با کلیک بر روی تبلیغات در سمت راست
Prosím, klikněte na reklamy na pravé straně
More Cool Stuff At POQbum.com
NEDEN MANTARLAR
Hafta sonları veya fırsatını bulabildiğim zamanlarda doğada yürüyüş yapmayı ve fotograf çekmesini severim..Bu babamdan kalma miras diyelim..Çünkü babam Orman Muhafaza memuru olarak bir çok yörede bulunduk..Hayal mayal hatırlıyorum o zamanda doğada yürüyüş yapar mantar toplar doğayla ilgili idik kısacası..Zaman geldi geçti bu sevdamız bitmedi..Dostlarımızla sohbet ederken benim doğa merakım ve mantar toplama merakım sebebiyle çeşitli sorular özelliklede MANTARLAR konusunda olmakta..Ben de dedim ki madem bir ilgi , merak , istek var yazalım o zaman mantarlar hakkında bir Blog..
Aşağıdaki konular belli bir bilgi birikim sonucu ve araştırma ile olmuştur..Mantar toplamak basit iş veya eğlence değil aynı zamanda ölüm tehlikesine dönüşebilir..Bizde mantar toplama kültürü zayıftır..Özelliklede İç anadolu bölgesinde bu yüzden dilerim sizlere faydalı olabilirim..Bu hazırladığım blogtan önce sizlere sunmuş olduğum Eskişehirde Yaban Hayat Adlı blogumda da bahsettiğim konudur mantar ...Sizlere onun Kısayolunu vereceğim konular aynı olmasına rağmen bulmakta zorlanan arkadaşlarım oldu..
http://nkkortan.blogspot.com/2011/03/mantarlar-mushrooms-english.html ve
http://nkkortan.blogspot.com/2011_05_01_archive.html
Zehirlenmeler için Danışma Adresi dilerim kimsenin bu adrese ihtiyacı olmaz...
http://www.uzem.rshm.gov.tr/
MANTARI TAM TANIMIYORSAN YEME
BİLMEDEN YEDİĞİN MANTAR
SENİN SONUNU HAZIRLAR...
Yenen mantarların et kadar lezzetli olduğu söylenir. Protein yüzdesi açısından bakıldığında ete ulaşamazlar, ancak eti lezzetli kılan bazı maddeler mantarlarda da vardır. Agaricus bisporus (Çayır mantarı) için lezzeti temin eden maddeler; 3-oktason, benzaldehit oktanol ve zokten–1 gibi maddelerdir.
Doğaldır ki doğada yetişen mantarlar ile kültürü yapılan mantarlar türlere göre değişen oranlarda besin değerlerine sahiptir. Kültür mantarında; %92 su, %3,5 protein, %0,3 yağ, %4,5 karbonhidrat, %1 mineral madde bulunur ve 272 KCal'lik bir enerji değerine sahiptir. Proteinin sindirilme değeri %72–83 arasındadır. Meyve ve sebzelerle kıyaslandığında iyi bir Lisin, Arginin, Histidin ve Threonin kaynağıdır. İnsan için gerekli tüm aminoasitleri içerir.
Yapılan araştırmalara göre mükemmel bir folikasit kaynağı olan Agaricus bisporus mantarı, kandaki şeker seviyesini düşürdüğü ve kolesterolü azalttığı için kalp ve damar hastalıklarında diyet olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir. Mineral madde içeriği açısından da uygun bir besin olduğu ifade edilmektedir.
Doğru türü tüketilmediği taktirde, oldukça zehirli ve öldürücü olabilen mantar, aslında son derece faydalı bir besin. Özellikle etten iki kat fazla protein içerdiği düşünülürse, mutlaka sofralarımızda bulunması gereken bir besin. Mantarın faydalarına kısaca bir göz atalım.
MANTARIN FAYDALARI
* Bol miktarda A, C, D vitaminleri içeren mantarın 100 gramında, 20-40 kalori bulunur.
* Bağırsakların çalışmasını sağlar.
* İçerdiği 'Lentinian' adı verilen maddenin tümörleri azalttığı bilinmektedir.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir.
* Beyin kanamaları, damar sertliği, ve enfeksiyonlara karşı koruyucu, kolesterolü
düşürücü özelliği vardır.
* Yağ oranı yok denecek kadar düşük olan ve kesinlikle kolesterol içermeyen mantarlar, sağlıklı diyet listelerinde kullanılmalıdır.
MANTARIN FAYDALARI
* Bol miktarda A, C, D vitaminleri içeren mantarın 100 gramında, 20-40 kalori bulunur.
* Bağırsakların çalışmasını sağlar.
* İçerdiği 'Lentinian' adı verilen maddenin tümörleri azalttığı bilinmektedir.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir.
* Beyin kanamaları, damar sertliği, ve enfeksiyonlara karşı koruyucu, kolesterolü
düşürücü özelliği vardır.
* Yağ oranı yok denecek kadar düşük olan ve kesinlikle kolesterol içermeyen mantarlar, sağlıklı diyet listelerinde kullanılmalıdır.
Mantarlar
büyümek ve üreme organı oluşturmak için, uygun bir yetişme
yerine, iklime ve bilhassa rutubet derecesine ihtiyaç gösterirler.
Birçok mantar türü bütün bir yıl boyunca görülebilir, fakat
ekseriyetle lamelli mantarlar ve Boletuslar
sonbaharda ortaya çıkar. Ilık hava halleri, üreme organlarının
oluşturulması için en iyi şartlardır. Kurak yazlardan sonra
mantarlar hiç görünmeyebilir veya rutubetin artmasıyla birlikte
Eylülde ortaya çıkabilir.
İlkbaharda en erken çıkan mantarlar Morchella'lardır. Yaz boyunca Agaricus lar, Russula lar, Boletus lar ve diğer yenilen mantarlar sıra ile ortaya çıkarlar. Birçok türler yumuşak geçen kışlarda gelişmelerini devam ettirebilirler, böyle kışlarda yemeklik mantar toplanabilir. Ancak yenilebilen birçok mantar türü kısa bir büyüme mevsimine sahiptir.
Mantar toplayıcıları, bütün bir yıl boyunca hangi mantarların, nerede, ne zaman ortaya çıktığı hakkında bir tecrübeye sahiptirler. Ancak bu her zaman geçerli bir tecrübe sayılmaz. Kurak bir yılda, kuzeye bakan gölgelik ve yosunlu yerlerde mantar aranmalıdır. Yağışlı yazlarda ise bu gibi yerler çok rutubetli olacağından, kumlu topraklarda ve kayalık yerlerde arama yapılır.
İlkbaharda en erken çıkan mantarlar Morchella'lardır. Yaz boyunca Agaricus lar, Russula lar, Boletus lar ve diğer yenilen mantarlar sıra ile ortaya çıkarlar. Birçok türler yumuşak geçen kışlarda gelişmelerini devam ettirebilirler, böyle kışlarda yemeklik mantar toplanabilir. Ancak yenilebilen birçok mantar türü kısa bir büyüme mevsimine sahiptir.
Mantar toplayıcıları, bütün bir yıl boyunca hangi mantarların, nerede, ne zaman ortaya çıktığı hakkında bir tecrübeye sahiptirler. Ancak bu her zaman geçerli bir tecrübe sayılmaz. Kurak bir yılda, kuzeye bakan gölgelik ve yosunlu yerlerde mantar aranmalıdır. Yağışlı yazlarda ise bu gibi yerler çok rutubetli olacağından, kumlu topraklarda ve kayalık yerlerde arama yapılır.
Bitkiler
aleminin Mycophyta
bölümünü oluşturan mantarlar olmasaydı belki de yaşayamazdık.
Çünkü dünyanın hayat devrinde mantarların çok önemli
fonksiyonları vardır. Bizler için, mantarlar aleminin bir kısmını
oluşturan makro mantarlar denildiğinde, akla ilk önce zehirli
mantarlar,
daha sonra yenilebilir
mantarlar
gelir. Onları güncel kılan da bu özellikleridir. Ancak bu
varlıkların doğadaki pozisyonları göz önüne alındığında,
onları asıl önemli kılan, ölü
veya canlı organik maddeleri parçalamaları
ve böylece karbon - azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük
bir rol oynamalarıdır.
Mantarların,zehirlenmelere, cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana, mesela mayalama endüstrisinde, çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen bazı maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite dönüştürür, bu mantarlar uzun zamanlardan beri alkollü içkiler üretiminde kullanılmıştır. Mayalanma olayı, bazı bakteriler, maya ve küf mantarları tarafından me dana getirilmektedir. Eskiden, mayalama işlemi tabi yolla gerçekleştiriliyordu. Bugün gelişmiş olan teknikler sayesinde tek bir mikroorganizmanın kültürü yapılabilmektedir ve bunlar kullanılmak suretiyle kaliteli ürünler elde edilmektedir. Görülüyor ki bu endüstri mayalanma oluşturan mantarlara bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi Saccharomyces cerevisiae' dir. Maya mantarları lüzumlu mayalanmayı sağlamak üzere ekmek yapımında da kullanılmaktadır. Maya mantarlarının başka türleri meyve sularından şarap imalinde, süt endüstrisinde muhtelif süt ürünlerinin üretiminde kullanılır. Bakterilerden başka, bazı peynirlerin olgunlaştırılmasında Penicillium cinsinden küf mantarları önemli rol oynarlar, bu peynirlerde küf mantarı peynirin içinde gelişir ve boz renkli damarlardan ibaret bir ağ teşekkül ettirir. Bazı peynirlerde bu damarlı oluşum yalnız yüzeyi örter. Bununla beraber en büyük keşif, mantarlardan elde edilen bilhassa "penisilin" adı verilen antibiyotiklerdir. Penisilin, Penicillium notatum dan elde edilmiştir, halen bir çok bulaşıcı hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.
Mantarlar tabi çürümede aktif bir rol oynarlar ve bu şekilde insan faaliyetle- rinin bir çok sahasında dolaylı etkide bulunurlar. Organik artıkların çürümesi bakterilerin ve mantarların, bilhassa küçükk mantarların beraber faaliyeti ile gerçekleşmektedir. Mikroskobik olan bu mantarlar toprakta her yerde çok fazla sayıda bulunurlar. Ormandan ve tarladan, hangisinden olursa olsun, her türlü toprak bu canlıların sporları ve hüfleri ile doludur. Toprak mantarları, karbon dioksit depo ederek ve çeşitli kimya olaylarına sebep olarak önemli bir mekanik rol icra ederler. Bunlar bitki kalıntılarının parçalanmasına, gübrelik harcın meydana gelmesine, bazı tarım ürünlerinin muamelesine iştirak ederler. Nihayet su mantarları, kirlenmiş suların yarı temizlenmesinde kısmen yardımcı olurlar.
Böyle iyi yönde ve insan için faydalı tarafları yanında, mantarlar çok tehlikeli düşmanlar da olabilirler ve insanlar bunlara karşı nasıl mücadele edeceğini kestiremez. Mantarlar tarafından sebep olunan zararlar birçok şekilde açıklanabilir, mesela parazit mantarlar ekonomik bakımdan değerli bitkilerde ve hayvanlarda, hatta insanlarda zarar meydana getirirler. İnsan vücudunda mantarların parazit olması, çeşitli deri hastalıklarına ve genel rahatsızlıklara sebep olabilir. Bunlar, eğer sporları kan dolaşımına girerse solunum sistemi ve işitme hastalıklarını tahrik ederler. Böyle hastalıklar hayvan ve insanlarda yaygındır. Bilhassa balıklar su küf mantarlarına hassastırlar, su küfleri bulaşmış oldukları deri dokusuna yerleşir ve tedrici olarak canlıda tamamen yayılır. Böceklere hücum eden diğer küf mantarları da insektisid (böcek ilacı) olarak kullanılabilmektedir.
Mantarların, ekonomik olarak önemli bitkilerde parazit olması ile sebep olunan zarar pek büyüktür, çünkü bunlar verimi azaltır veya belli bazı bölgelerde bazı bitkileri yetiştirmeyi imkansız kılarlar.Bu mantarlar, bitki hastalıkları ile uğraşan Fitopatoloji ilminin konusuna girerler.
Küf mantarları tohumların ve fideciklerin işe yaramaz hale gelmesine yol açarlar, aynı zamanda patates ve asmalarda tehlikeli hastalıklara sebep olurlar. Yanıklık hastalıkları mesela buğdayı ve mısırı tarlada tahrip edebilir. Buğday pası mantarı (kınacık) tarafından buğday üretiminde büyük kayıplara uğranılmaktadır, çeşitli pas mantarları başka bitki türlerine de hücum ederler fakat tabidir ki meydana gelen zarar buğdaydaki kadar ekonomik önemde değildir. Bilhassa külleme hastalıkları önemlidirler; şerbetçi otu, gül, meşe ve asmalar gibi bir çok bitkinin yüzeyinde un gibi, ince bir beyaz tabaka meydana getirerek zarar yaparlar. Meyveler de siyah ve esmer çürüklüğe sebep olan mantarların hücumuna uğrarlar.
Bazı mantar türleri ağaçların iğne yapraklarına zarar verirler ve dökülmelerine sebep olurlar. Claviceps purpurea meşhur bir zararlıdır. Odun tahripçisi mantarlar da tehlikelidir, bunların miseli ağaçların odun dokusuna nüfuz eder ve nihayet onları çürütür ve öldürür. Ağaçlara hücum eden başka türler de vardır, fakat en yaygın olanı bal mantarı (Armillaria mellea), orman ve bahçe ağaçlarını istila eden en zararlı parazitlerden biridir. Çok korkulan diğer bir mantar ev mantarı (Serpula (Merulius) lacrimans) dır, bu mantar binalarda kuru çürüklüğe sebep olur.
Yenen mantarlara gelince, bunlar ağaçlıklarda, kırlarda ve tarlalarda toplanabilirler, ticari olarak yetiştirilebilirler.
Makro mantarlar ayrıca yüksek bitkilerin köklerine girmek suretiyle oluşturdukları mikorriza denilen yapı açısından da önemlidirler. Çünkü böyle bir ortaklık kurulduğunda mutallistik bir simbiyoz sözkonusu olur. Yapılan araştırmalara göre mikorrizalı bitkiler; fosfor, kalsiyum ve potasyumu daha fazla miktarlarda alırlar ve bu nedenle de gelişmeleri diğerlerine nazaran daha iyi olur.
Görülüyor ki mantarların önemi insan faaliyetlerinin birçok alanında ortaya çıkmaktadır ve hayal edebildiğimizden daha büyüktür. Her yerde mevcut bulunmalarından ve çok aşırı sayıda olmalarından dolayı mantarlar Dünyanın hayat devrinde önemli rol oynarlar....
Mantarların,zehirlenmelere, cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana, mesela mayalama endüstrisinde, çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen bazı maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite dönüştürür, bu mantarlar uzun zamanlardan beri alkollü içkiler üretiminde kullanılmıştır. Mayalanma olayı, bazı bakteriler, maya ve küf mantarları tarafından me dana getirilmektedir. Eskiden, mayalama işlemi tabi yolla gerçekleştiriliyordu. Bugün gelişmiş olan teknikler sayesinde tek bir mikroorganizmanın kültürü yapılabilmektedir ve bunlar kullanılmak suretiyle kaliteli ürünler elde edilmektedir. Görülüyor ki bu endüstri mayalanma oluşturan mantarlara bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi Saccharomyces cerevisiae' dir. Maya mantarları lüzumlu mayalanmayı sağlamak üzere ekmek yapımında da kullanılmaktadır. Maya mantarlarının başka türleri meyve sularından şarap imalinde, süt endüstrisinde muhtelif süt ürünlerinin üretiminde kullanılır. Bakterilerden başka, bazı peynirlerin olgunlaştırılmasında Penicillium cinsinden küf mantarları önemli rol oynarlar, bu peynirlerde küf mantarı peynirin içinde gelişir ve boz renkli damarlardan ibaret bir ağ teşekkül ettirir. Bazı peynirlerde bu damarlı oluşum yalnız yüzeyi örter. Bununla beraber en büyük keşif, mantarlardan elde edilen bilhassa "penisilin" adı verilen antibiyotiklerdir. Penisilin, Penicillium notatum dan elde edilmiştir, halen bir çok bulaşıcı hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.
Mantarlar tabi çürümede aktif bir rol oynarlar ve bu şekilde insan faaliyetle- rinin bir çok sahasında dolaylı etkide bulunurlar. Organik artıkların çürümesi bakterilerin ve mantarların, bilhassa küçükk mantarların beraber faaliyeti ile gerçekleşmektedir. Mikroskobik olan bu mantarlar toprakta her yerde çok fazla sayıda bulunurlar. Ormandan ve tarladan, hangisinden olursa olsun, her türlü toprak bu canlıların sporları ve hüfleri ile doludur. Toprak mantarları, karbon dioksit depo ederek ve çeşitli kimya olaylarına sebep olarak önemli bir mekanik rol icra ederler. Bunlar bitki kalıntılarının parçalanmasına, gübrelik harcın meydana gelmesine, bazı tarım ürünlerinin muamelesine iştirak ederler. Nihayet su mantarları, kirlenmiş suların yarı temizlenmesinde kısmen yardımcı olurlar.
Böyle iyi yönde ve insan için faydalı tarafları yanında, mantarlar çok tehlikeli düşmanlar da olabilirler ve insanlar bunlara karşı nasıl mücadele edeceğini kestiremez. Mantarlar tarafından sebep olunan zararlar birçok şekilde açıklanabilir, mesela parazit mantarlar ekonomik bakımdan değerli bitkilerde ve hayvanlarda, hatta insanlarda zarar meydana getirirler. İnsan vücudunda mantarların parazit olması, çeşitli deri hastalıklarına ve genel rahatsızlıklara sebep olabilir. Bunlar, eğer sporları kan dolaşımına girerse solunum sistemi ve işitme hastalıklarını tahrik ederler. Böyle hastalıklar hayvan ve insanlarda yaygındır. Bilhassa balıklar su küf mantarlarına hassastırlar, su küfleri bulaşmış oldukları deri dokusuna yerleşir ve tedrici olarak canlıda tamamen yayılır. Böceklere hücum eden diğer küf mantarları da insektisid (böcek ilacı) olarak kullanılabilmektedir.
Mantarların, ekonomik olarak önemli bitkilerde parazit olması ile sebep olunan zarar pek büyüktür, çünkü bunlar verimi azaltır veya belli bazı bölgelerde bazı bitkileri yetiştirmeyi imkansız kılarlar.Bu mantarlar, bitki hastalıkları ile uğraşan Fitopatoloji ilminin konusuna girerler.
Küf mantarları tohumların ve fideciklerin işe yaramaz hale gelmesine yol açarlar, aynı zamanda patates ve asmalarda tehlikeli hastalıklara sebep olurlar. Yanıklık hastalıkları mesela buğdayı ve mısırı tarlada tahrip edebilir. Buğday pası mantarı (kınacık) tarafından buğday üretiminde büyük kayıplara uğranılmaktadır, çeşitli pas mantarları başka bitki türlerine de hücum ederler fakat tabidir ki meydana gelen zarar buğdaydaki kadar ekonomik önemde değildir. Bilhassa külleme hastalıkları önemlidirler; şerbetçi otu, gül, meşe ve asmalar gibi bir çok bitkinin yüzeyinde un gibi, ince bir beyaz tabaka meydana getirerek zarar yaparlar. Meyveler de siyah ve esmer çürüklüğe sebep olan mantarların hücumuna uğrarlar.
Bazı mantar türleri ağaçların iğne yapraklarına zarar verirler ve dökülmelerine sebep olurlar. Claviceps purpurea meşhur bir zararlıdır. Odun tahripçisi mantarlar da tehlikelidir, bunların miseli ağaçların odun dokusuna nüfuz eder ve nihayet onları çürütür ve öldürür. Ağaçlara hücum eden başka türler de vardır, fakat en yaygın olanı bal mantarı (Armillaria mellea), orman ve bahçe ağaçlarını istila eden en zararlı parazitlerden biridir. Çok korkulan diğer bir mantar ev mantarı (Serpula (Merulius) lacrimans) dır, bu mantar binalarda kuru çürüklüğe sebep olur.
Yenen mantarlara gelince, bunlar ağaçlıklarda, kırlarda ve tarlalarda toplanabilirler, ticari olarak yetiştirilebilirler.
Makro mantarlar ayrıca yüksek bitkilerin köklerine girmek suretiyle oluşturdukları mikorriza denilen yapı açısından da önemlidirler. Çünkü böyle bir ortaklık kurulduğunda mutallistik bir simbiyoz sözkonusu olur. Yapılan araştırmalara göre mikorrizalı bitkiler; fosfor, kalsiyum ve potasyumu daha fazla miktarlarda alırlar ve bu nedenle de gelişmeleri diğerlerine nazaran daha iyi olur.
Görülüyor ki mantarların önemi insan faaliyetlerinin birçok alanında ortaya çıkmaktadır ve hayal edebildiğimizden daha büyüktür. Her yerde mevcut bulunmalarından ve çok aşırı sayıda olmalarından dolayı mantarlar Dünyanın hayat devrinde önemli rol oynarlar....
BU MANTARLARDAN SADECE BİRİSİ YENMEZ SİZCE HANGİSİDİR? |
ZEHİRLİ
MANTARLAR
Ülkemizde
besin maddesi olarak tüketilen mantarlar yanında, tür olarak
sayıları 70
civarında olan ve çeşitli toksin madde içeren makro mantar
bulunmaktadır. Gelişme dönemlerinde bu mantarların bilinçsizce
toplanarak yenmesi ile oluşan zehirlenme olayları hemen hemen her
yıl görülmektedir. Bu zehirlenmelerin bazıları ucuz
atlatılırken, bazıları da üzücü ölümlere yol açmaktadır.
BİLMEDİĞİNİZ MANTARI YEMEYİNİZ!
Zehirli mantarları kolayca tanımak için pratik ayrım noktaları yoktur. Bu nedenle iyi tanınmayan, yabani, bilinmeyen mantarların yenmemesi gerekir. Önerimiz;
BİLMEDİĞİNİZ MANTARI YEMEYİNİZ!
Zehirli mantarları kolayca tanımak için pratik ayrım noktaları yoktur. Bu nedenle iyi tanınmayan, yabani, bilinmeyen mantarların yenmemesi gerekir. Önerimiz;
(BU METİN OGM nin SİTESİNDEN ALINMIŞTIR )..
- Ellendiğinde sararan çayır mantarlarından (Agaricus türleri);
- DDT, turp kokusunda olan orman mantarlarından (Hebeloma, Inocybe, Cortinarius türleri);
- Annulusu ve volvası olan Amanita türlerinden kesinlikle uzak durmanızdır.
ZEHİRLİ
MANTAR Omphalotus
olearius
(Agaricales/Tricholomataceae)
Zehirli
bir tür olan bu mantar, yurdumuzda yetişen "Cüce kız, Meşe
mantarı, Horoz mantarı" olarak tanınan Cantharellus
cibarus ile karıştırılabilir.
Fakat bu tür daha yumurta sarısı renkli, üzeri yağlımsı gibi,
lamellerinin çatallı ve aralarının birleşmiş olmasıyla ayırt
edilir.
Şapka, 7–10 cm, konveks, sonra huni biçimli, üst yüzeyi portakal sarısı, ipek gibi parlak, dalgalı, yaşlılarda portakalımsı-kahve renklidir. .
Lameller; değişik uzunluklarda, eşit değil, sık, yaklaşık 5-6 mm. eninde, ince, sapa dekurrent olarak bağlanır. Sarımsı turuncu renkli, parlak, kenarları akut, genellikle diğer kısımlara rağmen daha koyudur. Taze mantarlarda lameller üzerinde biriken spor tozları, çoğu kez karanlıkta luminisans etkisi gösterir.
Sap, 7–15 x 1–2 cm. olup, silindirik, dibe doğru biraz incelerek devam eder, şapkaya doğru çoğu kez eksantrik olarak bağlı, sıkı yapılı, içi dolu, lifsi, lamellerle aynı renktedir. Bu mantar, yaz başından sonbahar sonlarına kadar bilhassa yapraklı ağaçların kütükleri üzerinde gruplar halinde ortaya çıkar. Özellikle zeytin ağaçları üzerinde bu mantarı görmek mümkündür.
Bu mantar nedeniyle oluşan zehirlenme olaylarında belirtiler, sindirimden sonra 30 dakika ile 3 saat arasında ortaya çıkar. Ağır ve şiddetli mide bulantısı, kusma, ishal ve karın ağrıları tipik belirtilerdir. Bunun yanı sıra, terleme, tükürük, gözyaşı ve bronş salgılarında artma, bronkospazm, myosis, görme bulanıklığı, hipotansiyon ve bradikardi gibi belirtiler görülür. Bu mantar, İzmir, Manisa, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Elazığ gibi illerimizde yetişen yaygın bir türdür. (BU METİN OGM nin SİTESİNDEN ALINMIŞTIR )..
Şapka, 7–10 cm, konveks, sonra huni biçimli, üst yüzeyi portakal sarısı, ipek gibi parlak, dalgalı, yaşlılarda portakalımsı-kahve renklidir. .
Lameller; değişik uzunluklarda, eşit değil, sık, yaklaşık 5-6 mm. eninde, ince, sapa dekurrent olarak bağlanır. Sarımsı turuncu renkli, parlak, kenarları akut, genellikle diğer kısımlara rağmen daha koyudur. Taze mantarlarda lameller üzerinde biriken spor tozları, çoğu kez karanlıkta luminisans etkisi gösterir.
Sap, 7–15 x 1–2 cm. olup, silindirik, dibe doğru biraz incelerek devam eder, şapkaya doğru çoğu kez eksantrik olarak bağlı, sıkı yapılı, içi dolu, lifsi, lamellerle aynı renktedir. Bu mantar, yaz başından sonbahar sonlarına kadar bilhassa yapraklı ağaçların kütükleri üzerinde gruplar halinde ortaya çıkar. Özellikle zeytin ağaçları üzerinde bu mantarı görmek mümkündür.
Bu mantar nedeniyle oluşan zehirlenme olaylarında belirtiler, sindirimden sonra 30 dakika ile 3 saat arasında ortaya çıkar. Ağır ve şiddetli mide bulantısı, kusma, ishal ve karın ağrıları tipik belirtilerdir. Bunun yanı sıra, terleme, tükürük, gözyaşı ve bronş salgılarında artma, bronkospazm, myosis, görme bulanıklığı, hipotansiyon ve bradikardi gibi belirtiler görülür. Bu mantar, İzmir, Manisa, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Elazığ gibi illerimizde yetişen yaygın bir türdür. (BU METİN OGM nin SİTESİNDEN ALINMIŞTIR )..
YALANCI
DEDE MANTARI Lepiota bruneoincarnata
(Agaricales/Lepiotaceae)
Tehlikeli ve
öldürücü bir mantardır. Halk arasında "dede mantarı"
olarak bilinen yenilebilir mantarlar ile
karıştırılabilir.
Şapka, 3,5 cm çapında küremsi, biraz dışbükey, mantar olgunlaştıkça düzlemsel bir hal alır. Kenarları ince olup, eğik değildir. Kutikül yapışık kurudur. Şapkanın merkezinde konsantrik durumlu kestane renkli pullar bulunması tipik olup, şapkanın rengi kırmızımsıdır.
Lameller; sıkça dizilidirler, 5-10 mm. genişlikte, nazik ve sapa kadar ulaşır. Renk beyazımsıdır. Sap; 3x0.6 cm., şapkadan ayrılabilir. Bazen üstte ve altta biraz daralabilir, sap lamellerin altında vazo gibidir. saplarında ortaya yakın bir yerde annulus bulunmaktadır. Fakat bu annulus mantar yaşlandıkça kaybolur. Kalıcı değildir.
Yazın ve sonbaharda, havuz kenarlarında, parklarda, yol kenarlarında, otların arasında, yaprak altlarında bulunur. Genellikle bol yağışlı mevsimlerde çayırlarda görülür. Falloides zehirlenmesi tipine yol açan amatoksinleri ihtiva eder.
Bu mantar nedeniyle oluşan zehirlenme olaylarında belirtiler, 6–24 saat sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler, karın ağrıları, bulantı, kusma ve ishal şeklindedir. Zehirlenmede önce kısa bir hafifleme görülür, sonra ağrılar tekrarlar, karaciğer görevini yapamaz hale gelir. Ayrıca böbrekler zayıflar. Sonuçta komadan sonra genellikle ölüm gelir... Şu ana kadar yalnızca Bursa yöresinde görülmüştür.
Şapka, 3,5 cm çapında küremsi, biraz dışbükey, mantar olgunlaştıkça düzlemsel bir hal alır. Kenarları ince olup, eğik değildir. Kutikül yapışık kurudur. Şapkanın merkezinde konsantrik durumlu kestane renkli pullar bulunması tipik olup, şapkanın rengi kırmızımsıdır.
Lameller; sıkça dizilidirler, 5-10 mm. genişlikte, nazik ve sapa kadar ulaşır. Renk beyazımsıdır. Sap; 3x0.6 cm., şapkadan ayrılabilir. Bazen üstte ve altta biraz daralabilir, sap lamellerin altında vazo gibidir. saplarında ortaya yakın bir yerde annulus bulunmaktadır. Fakat bu annulus mantar yaşlandıkça kaybolur. Kalıcı değildir.
Yazın ve sonbaharda, havuz kenarlarında, parklarda, yol kenarlarında, otların arasında, yaprak altlarında bulunur. Genellikle bol yağışlı mevsimlerde çayırlarda görülür. Falloides zehirlenmesi tipine yol açan amatoksinleri ihtiva eder.
Bu mantar nedeniyle oluşan zehirlenme olaylarında belirtiler, 6–24 saat sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler, karın ağrıları, bulantı, kusma ve ishal şeklindedir. Zehirlenmede önce kısa bir hafifleme görülür, sonra ağrılar tekrarlar, karaciğer görevini yapamaz hale gelir. Ayrıca böbrekler zayıflar. Sonuçta komadan sonra genellikle ölüm gelir... Şu ana kadar yalnızca Bursa yöresinde görülmüştür.
GELİN
MANTARI (AL SİNEKÇİ MANTARI) Amanita
muscaria
İbotenik
asit, müsimol gibi zehirli bileşikler içeren zehirli bir
mantardır. Pantherina sendromu zehirlenmesine yol açar. Yarattığı
delilik krizleri 4–6 saat sürer. Bu mantardan etkilenenlerde; ruh
halinin değişmesi, (keyifli veya kaygılı durum), nedensiz gülme,
hayal görme, konuşma güçlüğü, kas spazmları, görme ve işitme
bozukluğu, yorgunluk gibi belirtiler görülür. Bu mantardan
zehirlenmelerde ölüm olayı nadirdir, özellikle küçük
çocuklarda tehlikeli olabilmektedir.
Sinek
mantarı
(Amanita
muscaria),
Gelin
mantarı
olarak da bilinen, Amanitaceae
familyasından zehirli ve halüsinojen bir mantar türüdür.
İbotenik asit,
müsimol
gibi zehirli bileşikler içerir ve Pantherina
sendromu
zehirlenmesine yol açar. Yarattığı delilik krizleri 4–6 saat
sürer. Bu mantardan etkilenenlerde; ruh halinin değişmesi,
(keyifli veya kaygılı durum), nedensiz gülme,hayal görme,
konuşma güçlüğü, kas spazmları, görme ve işitme bozukluğu,
yorgunluk gibi belirtiler görülür. Bu mantardan zehirlenmelerde
ölüm olayı nadirdir, özellikle küçük çocuklarda tehlikeli
olabilmektedir.
Parlak kırmızı ve turuncuya renklerde olabilir. Diğer amanita
türleri gibi beyaz renkli, yumurta şeklinde bir kapsülden çıkar,
genelde üzerindeki zar'ın kalıntılarından kaynaklanan beyaz
noktalar taşır.Avrupa'da sinek mantarının şans getirdiğine inanılır.
Ortaçağ'da üzerine konan sinekleri sersemletip boğduğu için bu
mantarın suyu sineklerden korunmak için kullanılmıştır.
Etimolojik
açıdan incelendiği zaman Yunancada amanitai "detaysız
mantar", musc ise sinek anlamına gelir. Bu mantar her
zaman insanların ilgisini çekmiş, süslemelerde, çocuk
kitaplarında kırmızı renkli beyaz benekli sevimli bir mantar
olarak resmedilmiştir. Sibirya'da şamanlar tarafından çeşitli
amaçlarla kullanıldıkları, Vikinglerin
de bir yeri işgal etmeden önce cesaret vermesi için bu mantarı
yedikleri bilinmektedir..
KÖYGÖÇÜREN
VEYA EVCİKIRAN MANTARI ( Amanita
phalloides )
BU
MANTARDAN UZAK DURUN
Ülkemizdeki
ölümcül zehirlenmelerin neredeyse % 95 inden sorumlu, son derece
zehirli ve tehlikeli bir mantardır. Bu mantara yaz başlarında ve
sonbahar aylarında ormanlarda çok sık rastlanır. Mantarın
içerdiği amanitin
maddesi, sindirildikten 8-12 saat sonra ilk belirtilerini gösterir
ve karaciğer-böbrek metabolizmasını yok eder. Zehrine karşı
henüz bir ilaç geliştirilememiştir. Bu mantarın bir kişiyi
öldürmesi için 20–25 gram
tüketilmesi yeterli olmaktadır....
Bu mantar; 1994
yılı Kasım ayında, İstanbul'da seri zehirlenmelere yol açmış
ve 20'den fazla insanımızın ölmesine neden olmuştur.
Fotografı için http://www.mykoweb.com/CAF/species/Amanita_phalloides.html
Fotografı için http://www.mykoweb.com/CAF/species/Amanita_phalloides.html
Yazarın Notu : Burada bahsedilen mantarların fotograflarını internette araştırmak veya daha detaylı bilgilere ulaşmak istiyorsanız latince isimlerinden faydalanmanızı tavsiye ederim...
ZEHİRLİ MANTARLARIN SINIFLANDIRILMASI
Zehirli
mantarların toksinleri
yapısal açıdan iki gruba ayrılmaktadır. Bu iki grup içinde çok
sayıda zehirleyici madde çeşitleri bulunur. Bu maddeler değişik
türlerde zehirlenmelere yol açar. Bugüne kadar yapılan
çalışmalara göre Mantar
Zehirlenmeleri 9 Grup
altında toplanmıştır...
MANTAR
TOKSİNLERİ
I.Azot içeren bileşikler
a- Terpenler
b- Antrakinonlar
II. Azotsuz bileşikler
a- Oksolanlar
b- Azot heterosiklik bileşikler
c- Amid ve peptidler
d- N-N bağlı bileşikler
MANTAR ZEHİRLENME TİPLERİ
1- Falloides sendromu
2- Orellanus sendromu
3- Giromitra sendromu
4- Muskarin sendromu
5- Pantherina sendromu
6- Psilosibin sendromu
7- Koprinus sendromu
8- Paksillus sendromu
9- Gastrointestinal sendrom
I.Azot içeren bileşikler
a- Terpenler
b- Antrakinonlar
II. Azotsuz bileşikler
a- Oksolanlar
b- Azot heterosiklik bileşikler
c- Amid ve peptidler
d- N-N bağlı bileşikler
MANTAR ZEHİRLENME TİPLERİ
1- Falloides sendromu
2- Orellanus sendromu
3- Giromitra sendromu
4- Muskarin sendromu
5- Pantherina sendromu
6- Psilosibin sendromu
7- Koprinus sendromu
8- Paksillus sendromu
9- Gastrointestinal sendrom
TOPLANACAK
MANTARLARDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
* Genel olarak şapkasının hem altı hem de üstü BEYAZ olan veya şapkasının hem altı hem de üstü KAHVERENGİ olan lamelli mantarlardan uzak durmak zehirli mantar tehlikesini nerede ise yarı yarıya azaltır.
* Sapının (ayağının) ucu torba gibi bir kılıf (kâse) içinde olan mantarları toplamaktan kaçının.
* Öldürücü zehirli beyaz "sinek mantarı º amanita verna (phalloides)" böyle bir mantardır ve yine her yerde satılan beyaz, leziz kültür mantarı champinion ile çok rahat karıştırılabilir. Çok dikkatli olun. Mantar zehirlenmelerinin en önemli nedenlerinden biri de budur. (%90–95)
Aslında bunları birbirinden ayırmak -bilenler için- çok kolaydır. Mantarın şapkasını ters yüz yapıp altına bakarsanız champiyon mantarının lamellerinin siyah, zehirli mantarın lamellerinin ise beyaz olduğu görülecektir.
* Eğer champiyon mantarının lamelleri görülmüyorsa, o zaman lamelleri örten beyaz, pamuk gibi zarı elinizle yırtıp ayırmanız gerekecektir.
* Şapkasının kenarlarında ince iplikçikler bulunan mantarları (Cortinarius = Örümcek Mantarları) toplamayın, içlerinde öldürücü olanlar vardır. Genç gelişme evresi öncesinde, şapka daha açılmamışken, bu iplikçikler çok sık bir örümcek ağı gibi şapkayı sapa bağlayan bir zar oluşturmuşlardır. Ayrıca, yüze yakın çeşidi olan bu türün yemeye değer olanları da çok az sayıdadır.
* Kural olarak yakıcı tadı olan ve/veya nahoş kokulu mantarlardan kaçının.
* Küflenmiş ya da çürümeye yüz tutmuş mantarları toplamayın, bırakın kalsın.
* Fazla böceklenmiş mantarları da toplamayın.
* Borucukları ya da ayağındaki damar ağları KIRMIZI olan sünger altlı mantarlardan kaçının.
* Eğer etleri sararmış ve/veya ıslak ise yumurta mantarları ile duman mantarlarını toplamayın.
* Gevrek yapılı ve sütsüz lamelli mantarların ( russula) türlerini birbirinden ayırmak oldukça zor, çoğu zaman imkânsızdır. Bu durumda russula cinsi bir mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için "tat yoklaması" yöntemi kullanılır. Ancak bu yöntem sadece ve sadece "russula" türü mantarlara uygulanabileceğinden, önce ve mutlaka mantarın "russula" türü olduğu kesin olarak saptanmış olmalıdır
* Genel olarak şapkasının hem altı hem de üstü BEYAZ olan veya şapkasının hem altı hem de üstü KAHVERENGİ olan lamelli mantarlardan uzak durmak zehirli mantar tehlikesini nerede ise yarı yarıya azaltır.
* Sapının (ayağının) ucu torba gibi bir kılıf (kâse) içinde olan mantarları toplamaktan kaçının.
* Öldürücü zehirli beyaz "sinek mantarı º amanita verna (phalloides)" böyle bir mantardır ve yine her yerde satılan beyaz, leziz kültür mantarı champinion ile çok rahat karıştırılabilir. Çok dikkatli olun. Mantar zehirlenmelerinin en önemli nedenlerinden biri de budur. (%90–95)
Aslında bunları birbirinden ayırmak -bilenler için- çok kolaydır. Mantarın şapkasını ters yüz yapıp altına bakarsanız champiyon mantarının lamellerinin siyah, zehirli mantarın lamellerinin ise beyaz olduğu görülecektir.
* Eğer champiyon mantarının lamelleri görülmüyorsa, o zaman lamelleri örten beyaz, pamuk gibi zarı elinizle yırtıp ayırmanız gerekecektir.
* Şapkasının kenarlarında ince iplikçikler bulunan mantarları (Cortinarius = Örümcek Mantarları) toplamayın, içlerinde öldürücü olanlar vardır. Genç gelişme evresi öncesinde, şapka daha açılmamışken, bu iplikçikler çok sık bir örümcek ağı gibi şapkayı sapa bağlayan bir zar oluşturmuşlardır. Ayrıca, yüze yakın çeşidi olan bu türün yemeye değer olanları da çok az sayıdadır.
* Kural olarak yakıcı tadı olan ve/veya nahoş kokulu mantarlardan kaçının.
* Küflenmiş ya da çürümeye yüz tutmuş mantarları toplamayın, bırakın kalsın.
* Fazla böceklenmiş mantarları da toplamayın.
* Borucukları ya da ayağındaki damar ağları KIRMIZI olan sünger altlı mantarlardan kaçının.
* Eğer etleri sararmış ve/veya ıslak ise yumurta mantarları ile duman mantarlarını toplamayın.
* Gevrek yapılı ve sütsüz lamelli mantarların ( russula) türlerini birbirinden ayırmak oldukça zor, çoğu zaman imkânsızdır. Bu durumda russula cinsi bir mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için "tat yoklaması" yöntemi kullanılır. Ancak bu yöntem sadece ve sadece "russula" türü mantarlara uygulanabileceğinden, önce ve mutlaka mantarın "russula" türü olduğu kesin olarak saptanmış olmalıdır
.
Bu saptandıktan sonra mantarın yenilir olup olmadığını
anlamak için, mantar şapkasının altındaki lamellerden çok ufak
bir parça alınarak dilin ucuna değdirilir ve hemen tükürülür.
Şayet mantar yenmez ya da zehirli bir tür ise hemen ya da çok az
bir süre sonra ağzı yakacaktır. Eğer yakmıyorsa mantar
tehlikesizdir ve yenilebilir.
Dikkat! Bu yöntem küçük çocuklarla birlikte iken kesinlikle uygulanmamalıdır. Çocuk taklit etme içgüdüsü ile bundan böyle eline geçen her çeşit mantarı ağzına götürecektir.
MANTARLAR NE ZAMAN ve NASIL TOPLANMALIDIR?
* En uygun mantar toplama zamanı, güneşli günlerde, sabah çiyinin kaybolduğu zamandan öğlen ortasına kadar olan süredir.
* Daima kuru havada mantar toplamaya çalışın. Islak mantarları toplamak oldukça zor ve sıkıcı olur.
* Mantar topladığınız yerin, motorlu taşıt trafiği olan yollardan en az 100 metre uzak olmasına özen gösterin. Egzoz gazlarından çıkan zararlı maddeleri (kanserojen ağır metaller) mantarlar bünyelerinde biriktirmektedirler.
* Mantar toplarken daima bir hasır sepet kullanılmalıdır. Kâğıt torba ve özellikle de plastik torba elverişli değildir. Kâğıt torba ıslanıp yırtılır, plastik torba ise mantarı sıkıştırır ve ezerek bozulmasına neden olur. Sepetin içinde kartondan veya uygun bir malzemeden gözler yapılırsa değişik mantar türlerini ayrı bölümlere koyabilirsiniz.
* Mantarı keserek toplamayın. Önce burarak en alt kısmından (kökünden) koparın, sonra topraklı kısmını kesip atarsınız. Bazı mantarların tanınmasında kökün şekli yardımcı olmaktadır.
* Mantarın temizlenmesini topladığınız gün yapın. Kaba temizliği, hatta mümkünse ince temizliği de mantarı topladığınız yerde yaparsanız iyi olur. Böylece hem mantarların bünyesindeki doğal maddeler yine doğada kalırlar hem de boşuna fazla yük taşımamış olursunuz.
* Mantarın böceklenmiş (larvalı, kurtçuklu) olup olmadığı dıştan bakmakla her zaman anlaşılmayabilir. Bunu anlamak için mantarı boylamasına kesersiniz. Eğer içi çok kurtlu ise, kurtlu kısımlarını kesip atarak sağlam kısımlarını saklayabilirsiniz.
* Sakın ha beğenmediğiniz ya da tanımadığınız mantarları bilinçsizce tekmeyle dağıtıp parçalamayın. Sizin beğenip toplamadığınız mantar türleri belki de başkalarına göre çok lezzetlidir. Ayrıca yenmese de mantarlar doğanın bir süsüdürler.
MANTAR YERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
* Tamamen emin olmadıkça bir mantarı pişirip yemeyin.
* Eğer bir mantarı ilk kez yiyor iseniz fazla miktarda yemeyin.
* Mantarları pişirmeden (çiğ) yemeyin. Bazı yenen mantarlar bile çiğ iken zehirli olabilirler. Ayrıca bazı insanların çiğ mantarlara karşı hassasiyeti bulunabilir.
Dikkat! Bu yöntem küçük çocuklarla birlikte iken kesinlikle uygulanmamalıdır. Çocuk taklit etme içgüdüsü ile bundan böyle eline geçen her çeşit mantarı ağzına götürecektir.
MANTARLAR NE ZAMAN ve NASIL TOPLANMALIDIR?
* En uygun mantar toplama zamanı, güneşli günlerde, sabah çiyinin kaybolduğu zamandan öğlen ortasına kadar olan süredir.
* Daima kuru havada mantar toplamaya çalışın. Islak mantarları toplamak oldukça zor ve sıkıcı olur.
* Mantar topladığınız yerin, motorlu taşıt trafiği olan yollardan en az 100 metre uzak olmasına özen gösterin. Egzoz gazlarından çıkan zararlı maddeleri (kanserojen ağır metaller) mantarlar bünyelerinde biriktirmektedirler.
* Mantar toplarken daima bir hasır sepet kullanılmalıdır. Kâğıt torba ve özellikle de plastik torba elverişli değildir. Kâğıt torba ıslanıp yırtılır, plastik torba ise mantarı sıkıştırır ve ezerek bozulmasına neden olur. Sepetin içinde kartondan veya uygun bir malzemeden gözler yapılırsa değişik mantar türlerini ayrı bölümlere koyabilirsiniz.
* Mantarı keserek toplamayın. Önce burarak en alt kısmından (kökünden) koparın, sonra topraklı kısmını kesip atarsınız. Bazı mantarların tanınmasında kökün şekli yardımcı olmaktadır.
* Mantarın temizlenmesini topladığınız gün yapın. Kaba temizliği, hatta mümkünse ince temizliği de mantarı topladığınız yerde yaparsanız iyi olur. Böylece hem mantarların bünyesindeki doğal maddeler yine doğada kalırlar hem de boşuna fazla yük taşımamış olursunuz.
* Mantarın böceklenmiş (larvalı, kurtçuklu) olup olmadığı dıştan bakmakla her zaman anlaşılmayabilir. Bunu anlamak için mantarı boylamasına kesersiniz. Eğer içi çok kurtlu ise, kurtlu kısımlarını kesip atarak sağlam kısımlarını saklayabilirsiniz.
* Sakın ha beğenmediğiniz ya da tanımadığınız mantarları bilinçsizce tekmeyle dağıtıp parçalamayın. Sizin beğenip toplamadığınız mantar türleri belki de başkalarına göre çok lezzetlidir. Ayrıca yenmese de mantarlar doğanın bir süsüdürler.
MANTAR YERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
* Tamamen emin olmadıkça bir mantarı pişirip yemeyin.
* Eğer bir mantarı ilk kez yiyor iseniz fazla miktarda yemeyin.
* Mantarları pişirmeden (çiğ) yemeyin. Bazı yenen mantarlar bile çiğ iken zehirli olabilirler. Ayrıca bazı insanların çiğ mantarlara karşı hassasiyeti bulunabilir.
*
Taze ve genç mantarların lamellerini, borucuklarını (süngerimsi
kısım) ya da dikenlerini kesip atmayın, çoğu kez mantarın bu
bölümleri en lezzetli yerleridir.
* Eğer odunlaşmış ya da kayışlaşmış ise yaşlı mantarların ayaklarını (sap) kesip atın.
SON OLARAK ;
Sakın aklınızdan çıkarmayın ki mantar konusunun en can sıkıcı tarafı yarım mantar bilgisinin hiçbir değerinin olmamasıdır. Bir mantarı aşağı yukarı tanımak yeterli değildir. Mantarı yüzde yüz tanımıyorsan hiç tanımıyorsun demektir....
* Eğer odunlaşmış ya da kayışlaşmış ise yaşlı mantarların ayaklarını (sap) kesip atın.
SON OLARAK ;
Sakın aklınızdan çıkarmayın ki mantar konusunun en can sıkıcı tarafı yarım mantar bilgisinin hiçbir değerinin olmamasıdır. Bir mantarı aşağı yukarı tanımak yeterli değildir. Mantarı yüzde yüz tanımıyorsan hiç tanımıyorsun demektir....
(Cantharellus cibarius
/ Chantarel / Sarı kız) Zehirli
değildir
Bu portakal-sarı renkli, mis gibi kokusu olan, bir çiçeği andıran zarif mantar da chantarel, ya da Türkçe adıyla sarı kız mantarı. İnsanın çok hoşuna giden, farklı bir kokusu var bu mantarın. Kendisi Haziran-Kasım aylarında şöyle bir görünür, sonra yeniden uykuya yatar. Meşe, kestane ormanlarında bulunur. Çiçek gibi görüntüsü, parlak rengi, tazecik kokusuyla insanı mutlu ediverir chantarel; ormanların zarif, nazlı kızı...
Morchella esculenta / Moril /
Kuzu göbeği
Karşınızda mantarların "kraliçesi" Moril. Nam-ı diğer Kuzugöbeği mantarı. Ya da Latince adıyla Morchella esculenta... Kendisi aristokrat mantarların hanımefendisi. Çok ilginç bir mantardır Moril.. Görüntüsü, yapısı, kokusu, her şeyiyle çok özeldir.. Ve kuşkusuz ününü hak eden bir kraliçedir o..
Akdeniz ve
sarıçam ormanlarında, gök gürlediği, şimşek çaktığı
zamanda, Şubat'ın ortalarından, Mayıs ayına kadar kendini
gösteren bir İlkbahar mantarıdır Moril. Ege kıyılarından
başlar, Anadolu'nun güzel coğrafyasını okşayarak taa
Sarıkamış'a kadar uzanır bu dantel işlemeli kraliçe, oradan da
Kafkaslara selam götürür.
Bütün mantarlar
gibi Ay'ın hallerinden etkilenerek, onunla uyum içinde dans ederek
gelişir. Moril'in sporlarını geliştirebilmek için çok uğraşır
insanoğlu, ama o, bütün gizini saklamayı hep sürdürür. İçine
konuk olduğu yemeklere müthiş bir koku, tat ve aroma vermesiyle
ünlü olan Moril, mantar dünyasında çok özel bir yere sahiptir.
ÇÖREK MANTARI (Boletus Edulis)
Bu ÜSTE gördüğünüz mantar, doğa
mantarlarının "kralı" sayılan Boletus Edulis. Yani,
İtalyanların meşhur "porcini" mantarı. (İtalyanlar
bizden alırlar mantarın en iyisini, sonra da dünya mutfaklarındaki
saygın yerlerini kullanarak, kat, kat pahalı satarlar dünyanın
her yerinde). Türkçede ise "bolet" veya "ayı
mantarı" diyoruz ona. Türkiye'de de kaliteli restoranların
İtalyan mutfağı menülerinde kendisine rastlayabildiğimiz bir
mantar artık (ama fiyatlar uçuyor). Türkiye'de en iyi kalitede
yetişen, müthiş aromatik, olağanüstü bir mantar.
Boletus ailesinin başka üyeleri de var, örneğin Boletus Aereus, Boletus Pinus, Boletus Aestivalis gibi. Bu mantarlar, Haziran ayından başlayarak Sonbahar'ın sonlarına dek ormanlarda çıkıyorlar. Meşe, karaçam, ladin, kestane, gürgen, kayın ormanlarında yetişebiliyorlar.
Boletus ailesinin başka üyeleri de var, örneğin Boletus Aereus, Boletus Pinus, Boletus Aestivalis gibi. Bu mantarlar, Haziran ayından başlayarak Sonbahar'ın sonlarına dek ormanlarda çıkıyorlar. Meşe, karaçam, ladin, kestane, gürgen, kayın ormanlarında yetişebiliyorlar.
Boletlerin büyümesinde Ay'ın etkisi
büyük. Ay'ın ilk ay döneminde başlarlar büyümeye, dolunayda en
büyük hallerine gelirler. Sonra tekrar beklerler ilk ayın
gelişini. Bu milyonlarca yıldır yaşayan canlılar, elbette ki
doğanın her durumuna uyum sağlamışlar. Fırtınalarla statik
elektrik yükü değiştiğinde sporları uykularından uyanıp
patlıyor. Atmosferde uçuşuyor bu sporlar ve uygun şartlar
oluştuğunda da mantarlar çıkıveriyor. Aslında, incecik bir
dengede duruyor tohumları, hep beklemede... Şartlar uygunsa,
yeniden can buluyorlar.. Yeniden ve yeniden doğuyorlar... Hep
doğayla uyum içinde, hep onunla bütün...
http://www.hlasek.com/boletus_edulis_ac0138.html
AÇIKLAMA İÇİN LİNKE TIKLA.
Çörek mantarı (Boletus edulis), Boletaceae
ailesinden yenilebilen mantar
türü.
Bilimsel adındaki bolet Latincede "üstün mantar",
edulis te "yenebilen" anlamındadır. En beğenilen
mantarlardan biridir. Sote, makarna sosu, çorba, hatta çiğ olarak
yenebilir. Şapkası 7–30 cm büyüklükte, bazen biraz daha
geniştir. Yarım küre şeklinde, daha sonra tümsek, nihayet
yayvandır. İyi pişmiş, kabarmış çöreğe benzer. Kenarı
başlangıçta içeri kıvrıktır. Şapkanın zarı düzgün değil,
çıplak ve kurudur. Islak olduğu zaman parlar ve hafif yapışkandır.
Rengi çok değişken, kestane
kahverengisi veya soluk olabilir. Kenarının rengi hafifçe daha
açık olur. Borucukları, sıkı bir şekilde yan yana yer alırlar.
Sapa boyları kısalarak bağlanırlar, uzun ve incedirler. Önce boz
beyaz daha sonra yeşilimsi sarı, zeytin yeşili rengindedir,
şapkadan kolayca ayrılabilirler. Delikçikleri küçük ve
yuvarlaktır. Önce kirli beyaz, daha sonra sarımtırak, nihayet
yeşilimtırak sarıdır. Sapı kuvvetli ve katıdır, çoğunlukla
ortada veya aşağıda şişkindir. Gençken dip tarafında şişkin
olup daha sonra kalınlık bakımından muntazam olur. 15-20 cm kadar
boyda, 3-4 cm kadar kalınlıkta olabilir. Renk bakımından önce
beyaz açık bozdur, sonra esmer kahverengiye döner. Yukarı kısmı,
ince, belirsiz beyaz soluk renkli damarlı ağ gibi görünüşe
sahiptir, bazan bütün yüzeyi böyledir. Etli kısmı gençken
sert, beyazımtırak, olgunlaşınca yumuşak, sünger gibi
sarımtıraktır. Şapkada dış zarın altına gelen kısımda
esmerim tıraktır. Spor
izi sarıdır. Hazirandan Ağustosa ve Eylülden Kasıma
kadar yapraklı
ağaçlardan meşe,
huş,
bilhassa kayın,
iğne yapraklılardan çam,
genç ladin
meşçereleri altında ve çevresinde, oldukça asit karakterde
topraklarda, ormandaki
yol kenarlarında, orman sınırı boyunca, yaprak çürüntüsü
üzerinde genelde çok sayıda bazen tek, tek görülür. Hoş kokusu
ve fındık
gibi, mülayim, hoş ve lezzetli tadı ile yenilebilen en iyi
mantarlardan biridir. Kurutularak veya yağ içinde saklanabilir.
Çörek mantarı sinekler larvaları tarafından işgal edilmeye
meyillidir. Çok lezzetli olan bu mantarın o yüzden dikkatli
incelenmesi gerekir.
Lactarius
deliciosus (Çıntar/Kanlıca mantarı)
Kuytuları sever
lactarius deliciosus, bu soğukta hepimiz kuytulara sığınmıyor
muyuz? O da şimdi oluştuğu için çam gürleri altında, sıcak,
yumuşak yatağında, aileler halinde uykudan uyanıyor.. Pembecik
yanaklarıyla ormanın taze gelinleri bu mantarlar.. Çok da nazik
olmalı onlara, dikkatlice kopartmalı, yoksa güzelim rengi
morarıverir kopartıldığı yerden. Hem çıntar, hem de kanlıca
diyoruz Türkçede; çıntar olarak adlandırılanlar pembe renkli,
kanlıcalar ise kırmızı, kırıldı mı kanayıverir içleri, onun
için kanlıca adları.. Biri meşeyi, diğeri çamı sever..
BLACK
TRUMPET - BORAZAN MANTARI
Borazan Mantarı/Cratarellus
cornucopioides
Yurdumuzdaki
bazı mantarlar:
Çayır
mantarı: Zehirli
türü de olan bu mantara dikkat etmek gerekir. Semsiye seklinde, kir
ve çayırlarda yetişen bu mantar, açık kahve renklidir.
Şeytan
mantarı:
Kesildiğinde önce kırmızı, sonra mavi olan bu mantar oldukça
zehirli bir türdür. Sapı karınlı ve saridir. Altında koyu
kırmızı karışık çizgiler vardır.
Kuzu
mantarı:
Çoğunlukla zehirsizler sınıfına giren kuzu mantarı, uzun külah
biçimli, sari ve koyu renklidir.
Mercan
mantarı:
Üzerlerinde beyaz, sarı, pembe tomurcukları olan bu mantarın
parmak biçimli çıkıntıları vardır ve zehirsizdir.
Kurt
mantarı:
Zehirli mantarlar sınıfından olan bu tür, beyaz sert düğme
görünüşünde olup, akarsu ve yol kenarlarında yetişmektedir.
Biftek mantarı (Fistulina hepatica)
Biftek
mantarı, bilimsel adı Fistulina hepatica olan,
Fistulinaceae
ailesinden yenebilen bir mantar türüdür.
Şekli çiğ eti andırdığından ve kesildiği zaman kırmızı bir
sıvı çıkardığı için biftek mantarı ismini almıştır.
Fransa'da pazarlarda halen satılmaktadır. Tadı, ekşimsi ve hafif
asidiktir.
Genelde
canlı ve çürümüş ağaçlarda yetişir. Çınar
ve kestane
ormanlarında oldukça sık rastlanır. Avustralya'da okaliptüs
ağaçlarının yaralanmış yerlerinde yetişir...
Mavi
cincile- Mor mantar
Lepista
nuda,
Clitocybe
nuda
olarak da bilinir, Tricholomataceae
ailesinden yenilebilen bir mantar
türü.
Şapkası, menekşe veya leylak renginde olabilir. Lameller gri
menekşe, soluk leylak, açık kahverengi renktedir, sapa çentik
şeklinde girinti yaparak bağlanır. sapı 5-10cm uzunlukta, tabanı
şişkin çomak şeklinde, gençken koyu tonlarda olup sonra renk
açılır. Boyuna liflidir. Spor baskısı açık pembedir.Türkiye'de
Bolu
bölgesinde "Mavi cincile", Karaman
civarında da "Mor mantar" olarak adlandırılır.
Kesinlikle çiğ olarak yenmemelidir, hafif zehirlenmelere veya
mide problemlerine yol açabilir. Tereyağında sote, makarna sosunda
veya mangalda yapıldığı zaman oldukça lezzetlidir....
Posteki
mantarı (Coprinus comatus)
Posteki mantarı, Coprinaceae
ailesinden, bilimsel adı Coprinus comatus olan yenebilen bir
mantar türüdür.
Şapkası 4–15 cm. uzunlukta silindirik şekildedir. Beyaz renkli
ve yüzeyi pürüzlüdür, zamanla alttan başlayarak siyah
mürekkepsi bir yapıya bozunur. Genelde çayırlık alanlarda küçük
gruplar şeklinde görülür. Spor baskısı siyahtır, sporları 7–9
mikron büyüklükte, eliptiktir. Tadı oldukça iyidir, genç
örnekler daha lezzetlidir, yaşlı örnekler çok fazla su içerir.
Ender durumlarda alkolle beraber alındığı zaman rahatsızlık
verebildiği rapor edilmiştir.. "http://tr.wikipedia.org/wiki/Posteki_mantar%C4%B1
İmparator mantarı
(Amanita caesarea) SEZAR MANTARI
İmparator mantarı (Amanita caesarea), familyasından
yenilebilen bir mantar türü.
Güney Amanitaceae
kökenlidir, Roma imparatorlarının favori mantarı olduğu için
caesarea yani Sezar mantarı olarak da isimlendirilmiştir.
Tadı keskindir, balığı andırır.Turuncu şapkası ve sarı lamelleri vardır. Sporları beyazdır.
Amanita umbonata olarak da sınıflandırılmıştır.
Türkiye'de Göksu vadisi civarında Sarı gödelek olarak
adlandırılmıştır.Görünüşünün çok ayırt edici olması sayesinde Amanita
türleri arasında nispeten en güvenli olarak yenebilecek olanıdır,
ancak aynı aile mantarlar aleminin en tehlikeli mantarlarını da
barındırdığından bu tür mantarlar kesinlikle sadece uzmanları
tarafından toplanmalıdır. Amatör ve yeni başlayan mantar
toplayıcılarına tavsiye edilmez. Aynı şekilde bu konu üst
sayfalarda işlenmiştir. Wikipedia'dan alıntıdır..
Tirmit mantarı (Lactarius volemus)
Tirmit mantarı (Lactarius volemus), Russulaceae
familyasından yenebilen bir mantar
türü.
Şapkası 5–15 cm kadar büyüklükte, kuru ve et gibidir, hiçbir
zaman yapışkan olmaz. Gençken yarım küre şeklinde tümsek olup
olgunlaşınca açılır ve derin olmayan huni şekline dönüşür,
üst tarafı düzensiz, dalgalı gibi bir hal alır. Kenarı
başlangıçta içeri kıvrıktır, daha sonra düzensiz olarak
dalgalı olur. Gençken sarımtırak kahverengi olgunlaşınca
kırmızımsı kahverengi olan mantarın iki formu vardır. Kırmızı
kahverengi tipi iğne yapraklı ağaç
ve kayın
ormanlarında yosunlar arasında gelişir, ateş sarısı tipi
yalnızca kayın ve meşe
ormanlarında bulunur.
Lameller,
gençken sarımsı beyaz turuncu, olgunlaşınca sarı açık
kahverengidir, dokunulduğunda kahverengi olur. Bol miktarda beyaz
sıvıya sahiptir. Oldukça sık olup sap üzerinde az olarak aşağı
devam eder. Sapı 12 cm kadar uzunlukta ve oldukça kalın,
sağlamdır. Mum
gibi bir örtüsü vardır. Şapka ile aynı renkte veya birazcık
daha açık, şapka tarafındaki birkaç santimetrelik kısımda
sarımsı, diğer kısımlarında kırmızımtırak kahverenktedir.
Etli kısmı gençken yumuşak, beyaz, olgunlukta sünger gibi, katı
ve açık sarıdır, daha sonra yavaş yavaş kahverengi lekelilik
kazanır. Spor izi çok açık kırmızımtırak sarıdır.
Temmuz ve Eylül arasında yapraklı ağaç meşçerelerinde
bilhassa kayın
ormanlarında ve sınırlarında, bazen çam
meşçerelerinde gelişir. Badem
gibi hoş bir tadı, balık
gibi kokusu vardır. Kolay tanınabilen bir mantardır, bol miktarda
çıkarılan beyaz sıvısı ile iyi ayırt edilebilir, bu sıvı çok
lezzetlidir, renk değiştirmez ve balık kokusundadır. Taze mantar
kesildiği zaman bol miktarda beyaz sıvısı akar, kuru ve yaşlı
örneklerde bu özellik yoktur. Salamura edilmiş balık gibi olan
kokusu, mantar yaşlandıkça artar.Yenilebilen iyi bir mantardır, hatta çiğ olarak bile emniyetle
yenebilir. Tuzlanıp baharatla muamele edildiği, sıcak yağda
kızartıldığı zaman çok lezzetli olur. Kızartılırken
lamelleri yukarı gelecek şekilde tavaya konulmalıdır. Çorbalar
için de iyidir. Bununla beraber, tadı çok acı olan ve şapkasının
ortasında konik bir çıkıntı bulunan Lactarius
rufus ile karıştırılmamalıdır, bu mantar zehirli
değildir fakat yenmesi lezzet bakımından tavsiye edilmez. Bir
lezzet denemesi yapmak için küçük bir parça çiğ olarak
tadılabilir.
Fotograflar için http://www.hlasek.com/cchouby1an.html
adresine başvurabilirsiniz...
Mantar
kültürümüz, kültür mantarlarımız
Mantar, çintar, kuzukulağı, küpük... Bu isimler Anadolu'da mantarın aldığı adların sadece bir kaçı. Şimdilerin modern Fransız, İtalyan mutfaklarının "porcini" mantarlarının bu zengin coğrafyamızda özellikle de Denizli ilimizde eskiden beri "gebreçintarı" olarak tanındığını ve yenildiğini biliyoruz.
Yüksek protein değerine karşılık düşük kalorisi ve az kolesterolü ile bugün diyetisyenlerin bile sıklıkla önerdikleri mantarların özellikle yabanilerinin tüketiminde çok dikkatli olmak gerekiyor öncelikle. Çünkü, bilim adamlarının üzerinde uzun yıllar tartıştığı ve halen bir karara varamadığı bir konudur mantar.
Mantar nedir? Bir bitki mi, yoksa hayvan mı? Yoksa, ikisi de değil de kendi başına bir varlık mı? Mantarlar, hayvanlar ve bitkiler alemi arasında yer alan canlılar olarak kabul edilir. Hareket etme yeteneklerinin olmayışı,
Mantar, çintar, kuzukulağı, küpük... Bu isimler Anadolu'da mantarın aldığı adların sadece bir kaçı. Şimdilerin modern Fransız, İtalyan mutfaklarının "porcini" mantarlarının bu zengin coğrafyamızda özellikle de Denizli ilimizde eskiden beri "gebreçintarı" olarak tanındığını ve yenildiğini biliyoruz.
Yüksek protein değerine karşılık düşük kalorisi ve az kolesterolü ile bugün diyetisyenlerin bile sıklıkla önerdikleri mantarların özellikle yabanilerinin tüketiminde çok dikkatli olmak gerekiyor öncelikle. Çünkü, bilim adamlarının üzerinde uzun yıllar tartıştığı ve halen bir karara varamadığı bir konudur mantar.
Mantar nedir? Bir bitki mi, yoksa hayvan mı? Yoksa, ikisi de değil de kendi başına bir varlık mı? Mantarlar, hayvanlar ve bitkiler alemi arasında yer alan canlılar olarak kabul edilir. Hareket etme yeteneklerinin olmayışı,
hücrelerinin
çevresinde bir çeperin varlığı, çoğalma biçimleri ile bitki
olarak kabul edilirken, diğer bitkilerden farklı olarak klorofil
içermemeleri, kök, gövde, yaprak gibi organlarının
bulunmayışıyla da bazı bilim adamlarınca "hayvancık"
olarak nitelendirilir. Bu konuda halkımızın tavrı çok net:
Keçinin yediği mantarı biz de yeriz. Peki ya bulunulan bölgede
keçi yok ise. O zaman önerimiz, tanımadığınız, bilmediğiniz
mantarı yememeniz yönünde. Çünkü bazı türlerin yenilmesinden
sonra, yarım saat içinde mide yıkanmazsa ölüm kaçınılmaz
oluyor.
En yakın deniz parçasına 250 kilometre uzaklıkta olmasına karşın, adının içinde mavilikler taşıyan "Denizli" ilimizin adı, Orta Asya'dan Horasan'a, daha sonra da Burdur gölü civarına yerleşen bir Türk aşiretinden gelir, "Tonguzlu"dan... Türkiye'nin "çorbasından tatlısına sadece mantar tüketilen" tek lokantasının bulunduğu yerdir bir yandan da Denizli. Denizli'de mantar yeme alışkanlığı Tonguzlu'ya kadar gidiyor. Halen semt pazarlarında satılan pembe çintarların yanı sıra bembeyaz üretim mantarları da özellikle Acıpayam'da sıklıkla üretiliyor.Sığır etinde bulunan molekülleri taşıyan, ancak onlardan daha küçük olduğu için vücuda ve özellikle de böbreklere zararı pek az olan mantarın modern yöntemlerle üretilenlerini (kültür) sağlıklı beslenme çerçevesinde tüketmenizi öneriyoruz ve çabuk hazırlanıp, çabuk pişirilen ve son derece leziz ve çok sağlıklı bir mantar yemeği öneriyoruz. Türkiye'de en zengin mantar çeşidinin Kastamonu'da bulunduğunu belirtmek isterim: Kuzukulağı, kanlıca, ayı mıcığı, tavukayağı, saçak, içi kızıl, cincile, kavak, meşe, kömüş memesi, söbelek, gelincik, teltelli, kırağı, mıkcık, kum mantarı. Afyon Bayat ilçesinde ise Tuzak (içi tozlaşan. Yararsız mantar), göbelen (toprak içi mantarı), çayır mantarı bulunmaktadır.
En yakın deniz parçasına 250 kilometre uzaklıkta olmasına karşın, adının içinde mavilikler taşıyan "Denizli" ilimizin adı, Orta Asya'dan Horasan'a, daha sonra da Burdur gölü civarına yerleşen bir Türk aşiretinden gelir, "Tonguzlu"dan... Türkiye'nin "çorbasından tatlısına sadece mantar tüketilen" tek lokantasının bulunduğu yerdir bir yandan da Denizli. Denizli'de mantar yeme alışkanlığı Tonguzlu'ya kadar gidiyor. Halen semt pazarlarında satılan pembe çintarların yanı sıra bembeyaz üretim mantarları da özellikle Acıpayam'da sıklıkla üretiliyor.Sığır etinde bulunan molekülleri taşıyan, ancak onlardan daha küçük olduğu için vücuda ve özellikle de böbreklere zararı pek az olan mantarın modern yöntemlerle üretilenlerini (kültür) sağlıklı beslenme çerçevesinde tüketmenizi öneriyoruz ve çabuk hazırlanıp, çabuk pişirilen ve son derece leziz ve çok sağlıklı bir mantar yemeği öneriyoruz. Türkiye'de en zengin mantar çeşidinin Kastamonu'da bulunduğunu belirtmek isterim: Kuzukulağı, kanlıca, ayı mıcığı, tavukayağı, saçak, içi kızıl, cincile, kavak, meşe, kömüş memesi, söbelek, gelincik, teltelli, kırağı, mıkcık, kum mantarı. Afyon Bayat ilçesinde ise Tuzak (içi tozlaşan. Yararsız mantar), göbelen (toprak içi mantarı), çayır mantarı bulunmaktadır.
MANTAR NEDİR?
Mantar deyince aklımıza hemen,
çayırlarda, ormanlarda rastladığımız çeşit çeşit renkli
"bitkiler" gelir. Bunlar kimimize göre zehirli şeyler,
kimimize göre de leziz yiyeceklerdir.
Ama bu arada başımızın belası,
ayak parmakları arasında oluşan bir deri hastalığını da
anımsarız.
Bir de gerçekten başımızın belası kepekler!
Bir de gerçekten başımızın belası kepekler!
Ya bayatlamış ekmekleri nemli bir
yerde bıraktığımızda üzerinde beliren küflere ne demeli?
Peki ekmeğimizi maya ile yapmıyor muyuz? Bira mayası da var tabii.
Eğer soframızda varsa, rokfort (Roquefort) peynirinin mavi küfleri nedir ki?
Ya her derde deva penisilin, onu da unutmayalım.
Peki ekmeğimizi maya ile yapmıyor muyuz? Bira mayası da var tabii.
Eğer soframızda varsa, rokfort (Roquefort) peynirinin mavi küfleri nedir ki?
Ya her derde deva penisilin, onu da unutmayalım.
Bütün bu saydıklarımızın hepsi
de bir ve aynı dünyanın bireyleridir. Yani 'MANTAR DÜNYASI' nın.
Ama burada bizim konumuz sadece ilk saydığımız mantarlar, yani
zehirli yada zehirsiz, çayırlarda ormanlarda rastladığımız
mantarlar olacak.
Genelde yüzbini aşkın türü olan
mantarların büyüklükleri çok değişkendir. Bir hücreli
mikroskopik mantarlar olduğu gibi boyu metreleri bulanlar da vardır.
Bizim konumuz olan mantarlar, aslında toprak altında saç teli gibi
incecik iplikçik (hif) yığınlarından oluşurlar (miselyum).
Mantarlar esas olarak sporla üreyen
(kriptogam) canlılar olduklarından üremelerini sağlayan
sporlarını oluşturmak için meyva verirler. Bizim toprağın
üzerinde gördüğümüz, ve yanlış olarak mantar dediğimiz
rengarenk şeyler aslında, mantarların bu meyveleridir.
Ne bitki ne hayvan
Biz yukarıda mantarlardan sözederken
"bitki" deyimini kullandık. Oysa mantarlar aslında bitki
değildirler.Çok yakın zamanlara kadar canlılar dünyası,
bitkiler dünyası ve hayvanlar dünyası olarak ikiye ayrılıyor ve
mantarlar da bitkiler dünyasına dahil ediliyorlardı.Ne var ki
yapılan son araştırmalar sonucunda mantarların ne bitkiler
dünyası'na ne de hayvanlar dünyası'na ait olmadiği,
ayrı bir dünya olan mantarlar dünyası nı oluşturduğu
anlaşılmıştır.Bu değişikliğin nedeni mantarlarla bitkiler
arasında temelde büyük farklılıkların olduğunun
belirlenmesidir. Bu farklılıklardan en önemlisi ise mantarların
yeşil renkli klorofil maddesine sahip olmamalarıdır. Bu
madde bitkilere özgüdür ve klorofil özümlemesi yapmaya ve bu
yolla 'karbon hidrat' yani besin maddesi oluşturmaya yarar.
Sınıflandırma
Mantarlar
yapısal gelişmişliklerine göre ve giderek sporlarını oluşturma
biçimlerine göre sınıflandırılırlar. (Bak:Mantarların
sınıflandırılması) Ayrıca büyüklüklerine
göre de ikiye ayrılırlar. Çıplak gözle görülebilenler, yani
büyük mantarlar (macrofungi) ve mikroskopik olanlar (microfungi).
Bizim burada ele alacağımız mantarlar işte bu büyük
mantarlardır. Esas olarak ta biçimleri şemsiyeye benzeyen,
sapı(ayağı, gövdesi) ve sapının üstünde de bir şapkası olan
mantarlardan söz edeceğiz. Bu mantarlara literatürde ŞAPKALI
MANTARLAR adı da verilmektedir.
Öte yandan,
mantarları tanımak için değişik pratik şemalar ve/veya
çizelgeler yapılmaktadır. Mantarları pratikte global olarak
belirlemekte oldukça yardımci olan böyle bir şemayı, mantarların
sınıflandırılması bölümune koyduk. (Bak:Mantarların
tanıtım şeması)
Bildiğiniz gibi
bizim mantar olarak topladıklarımız mantarın meyveleridir. Mantar
esas olarak yer altında yada kütük veya benzerlerinin içinde
yaşayan ince iplikçiklerden oluşur (miselyum). Miselyum çoğu kez
bir yıldan uzun ömürlüdür. Ancak meyvelerinin çoğu birkaç
gün/hafta ömürlü olurlar.
Mantarların
tanınmasında rol alan özellikler nelerdir:
- Mantar şapkasının biçimi
- Şapkanın alt yüzü
- Lamelli mantarlarda, lamellerin konumu ve özellikleri
- Ayakların biçimi
- Mantar ayaklarında halka (yaka), kase veya çorap olup olmaması
- Mantar sapının gevrekliği
- Mantar şapkasının, sap ile bağlantısı
- Mantarın rengi
- Mantarın kokusu
- Mantarın tadı
- Mantar sporlarının rengi
A-
ŞAPKANIN ŞEKLİ:
Mantarların tanınmasında şapka biçimleri önemli rol oynarlar.
Esas olarak yandaki dört biçim söz konusudur.Ayrıca kremit
biçimi, dalgalı, ortası çökük vb. gibi çok değişik biçimler
de bulunur.
Bunun yanısıra şapka zarının kolaylıkla soyulabilmesi,
zarın altında şapka etinin rengi, pulların varlığı,
renk hareleri, radyal yada dairesel çizgiler, şapka
yüzeyinin kıvrımlılığı, şapka kenarlarında püskül yada
saçaklar, şapka üzerinde kubbe yada memeler de mantarın cins
ve türünün belirlenmesinde rol oynarlar.
B- ŞAPKANIN ALT YÜZÜ:
Mantarlar, şapkalarının alt yüzünün görünüşüne göre üçe
ayrılırlar:
1-Dikenli alt yüz
2-Borulu alt yüz (Süngerimsiler). Bazı mantarlarda borucuklar gözenek şeklindedir.
3-Lamelli alt yüz (radyal ve düşey plaklar şeklinde).
1-Dikenli alt yüz
2-Borulu alt yüz (Süngerimsiler). Bazı mantarlarda borucuklar gözenek şeklindedir.
3-Lamelli alt yüz (radyal ve düşey plaklar şeklinde).
C- LAMELLERİN KONUMU:
Lamelli mantarlarda
lamellerin mantar ayağı ile bağlantı biçimi mantarların
belirlenmesinde oldukça yardımcı olurlar.
Resimde dört ana
biçimin değişik varyasyonları da söz konusu olabilir.
Ayrıca lamellerin sık
yada seyrek oluşu, mantar şapkasının uçlarından taşmaları,
uçlarının düz yada çatallı oluşu, renkleri, kalınlıkları,
kırılgan yada balmumu gibi oluşları vb. de mantarların cins ve
türlerini belirlemede yardımcı olmaktadır.
Not: Serbest lamelli mantarlarda şapka ile ayak birbirinden ayrılabiliyor. Bitişik ve inişli tiplerde ise bu ayrılma hayli zor yada olanaksızdır (Bak: Şapkanın sap ile bağlantısı)
Not: Serbest lamelli mantarlarda şapka ile ayak birbirinden ayrılabiliyor. Bitişik ve inişli tiplerde ise bu ayrılma hayli zor yada olanaksızdır (Bak: Şapkanın sap ile bağlantısı)
D- AYAKLARIN
ÖZELLİKLERİ:
Ayaklarının
şekli de mantarı belirlemede rol oynar. Ana şekiller aşağıda
görülüyor:
a- Silindirik
b- Mekik biçimli
c- Karınlı
d- Şişkin
e- Kök uzantılı
f- Soğan biçimli
g- Tokmak tipi
b- Mekik biçimli
c- Karınlı
d- Şişkin
e- Kök uzantılı
f- Soğan biçimli
g- Tokmak tipi
E-
MANTAR AYAĞINDAKİ HALKA/(YAKA/YÜZÜK), KASE/KIN veya ÇORAP:
Mantarların önemli özelliklerinden birisi de zar kalıntılarıdır.
Bilindiği gibi mantar genel olarak ufak bir yumru olarak ortaya
çıkmakta ve zamanla sporları oluşurken şekli de değişmekte ve
tanıdığımız mantar halini almaktadır (Aşağıda solda).
Mantar yumrusunu çevreleyen bir dış zar bulunur. Mantarın
boyutlarının büyümesiyle bu zar bir süre sonra parçalanmaktadır.
Bu parçalanma değişik biçimlerde olabilir: Tüm çevre boyunca,
üst yarıdan, alt yarıdan yada üst yada alt uçtan. Bir başka zar
ise mantar sporlarının oluşma sürecinde, sporların içinde
oluşacağı humeniumu örterek sporları korumaya yarıyan iç
zardır. Buna humenium zarı adı verilir.
İşte bu zarların parçalanması sonucunda bir kısım zar
artıkları yok olmayıp, şapka üzerinde yada kenarlarında
pulcuklar yada püsküller (saçak) şeklinde, ayak uçlarında yada
çevresinde kase yada çorap olarak, ayak çevresinde ise yüzük
(yaka) yada kemer biçiminde kalmayı sürdürürler.
A- Dış zar üst yarıdan parçalanıyor; şapka üzerinde
değişik boyutlarda pulcuklar oluşur. (Sağda)..
Bunlar gerçek
mantar pulları değildirler ve şapka yüzeyinden kolaylıkla
ayrılabilirler. Amanita türü mantarlar böyledir ve bu
özellikleri nedeniyle sinek mantarları olarak
adlandırılırlar. Bu tür mantarlar genellıkle zehirlidirler.
Yağmurla ayırt edici bu pullar yokolduğundan bazan deneyimli
mantar toplayıcılar için bile karıştırma tehlikesi söz konusu
olur .Sağ yukarıda Amanita pantherina sinek mantarı
görülüyor.
b-İç zar
parçalanarak, kolaylıkla ayrılabilen yüzük yada
ayağa yapışık yaka şeklini alıyor.
Bazı durumlarda üst kısım da şapka
kenarında saçak biçiminde kalır. İç
zar, Cortinariuslarda örümcek ağı
şeklinde olduğundan, kalıntılar, yapışık, kahverengi
iplikcikler şeklindedir.(sporlarının renginden dolayı
belirleyici özellik) Bunlara bu
nedenle örümcek mantarları adı
verilmiştir. Fotoğrafta şapkasının altı da
üstü de kahverengi olan öldürücü "Cortinarius
rubellus" örümcek mantarı
görülüyor. (Bak: Toplarken
dikkat!) (Sağ yukarıda)..
c- Dış zar şapka
ve ayak üzerine sabitlendiğinden kopma yanlardan oluyor.
Bu durumda kalıntı ayak boyunca bir puldan bir çorap şeklindedir.
Yaka ise çorabın ucunda ve yukarıya yönelmiştir. Çoğu kez aynı
pul pul yapı şapka üzerinde de oluşur. Pholiota türü (püsküllü)
mantarların pek çoğunda bu özellik görülmektedir.
Fotoğrafta Phoilota
squarrosa püsküllü mantarı
görülüyor. (Sağ yukarıda)..
Mantarların dokusal
yapısı, uzunlamasına lifcikler şeklindedir. Herhangi bir mantarın
sapını -kurumuş durumda değil ise- ortadan kırdığınızda
şekilde görüldüğü gibi (solda) boylamasına liflerle
karşılaşırsınız.
Ancak bu durumun iki istisnası bulunmaktadır. Russula ve
Lactarius türü mantarlarda yapı lifli değil gevrek
olduğundan, bunlar kırılıp parçalanırlar (sağda). Bu mutlak
belirleyici özellikleri ile bu iki tür mantarı kesin olarak
saptamak olanaklıdır.
İki türü birbirinden ayıran ana
özellik ise -başka bazı tali özelliklerin yanında- Lactarius
mantarlarda, mantarın kırılan yada kesilen yüzeyinde "süt"
adı verilen renksiz yada renkli bir sıvının oluşmasıdır
(Altta Sağda -Lactarius volemus). Bu özellik, russulalarda asla yoktur.
(Yukarıda Sağda-Russula vesca)
Lamelli mantarlarda şapkanın sap ile
bağlanma biçimi (Bak: Lamellerin
konumu) lamelli mantar cinslerinin tanınmasında
oldukça belirleyicidir. Bu açıdan bakıldığında lamelli
mantarlar iki gruba ayrılabilir:
Lamellerin serbest, yani
ayaktan ayrık olduğu durumlarda, humenium, (Bak: Humenium)
şapkanın ayrı bir bölümünü oluşturur ve bu nedenle ayaktan
rahatlıkla ayrılabilmektedir. Bazan şapka ile ayak arasında net
bir ayrım çizgisi gözlenebilirken çoğu zaman bu ayrımı
gözleyebilmek icin büyüteç kullanmak gerekmektedir.
Aşağıda bu türden
olan mantarlara örnekler verilmiştir:
a-Amanita türleri (Gelin mantarı,
Padişah mantarı vb.)
b-Lepiota türleri /Pullu mantarlar
(Şemsiye mantarı, Söbelen/pösteki mantarı vb.)
c-çayır mantarı vb.
2-Şapka
ile ayak birbirine sıkıca bağlıdır.
Lamellerin bitişik yada inişli olduğu
mantarlarda, şapka ile ayak üst üste çakışmışlardır,
dolayısıyla onları birbirlerinden ayırmak oldukça zor yada
imkansızdır.
Bir mantar türünde dahi renk farklılığı oldukça büyüktür.
Bu nedenle mantarların rengi, tür belirlemede büyük önem
taşımaz.Renk özelliği genetik bir karakterdir, ancak mantarın
yaşlılığı ve nemliligi de renk üzerinde önemli rol
oynarlar.Bazı türler neme karşı çok daha hassastır ve nemlilik
arttıkça renkleri koyulaşırken, nemliliğin azalmasıyla renkleri
de açılır.Bazı mantarların renkleri de, örneğin Russula
türleri, suda çözülen renk maddeleri içerdiklerinden, yağışlı
havalarda, suyla birlikte akıp gider.
Pekçok mantarın çok özel bir kokusu
vardır. Bu nedenle koku, mantarın tanınmasında önemlidir. Ancak
bir başka açıdan da koku, kişilere bağlı bir duyudur, yani
kişiden kişiye değişir. Bu nedenle başkaları için koku
tanımlamak oldukça zordur.Mantarın kokusu, en iyi şapkasının
altından alınır. Bazı kokular ancak mantarı kırdığınızda
hissedilir, bazılari ise çok ucucudurlar. Bu nedenle mantarı kırar
kırmaz koklamak en doğru yöntemdir.
Ayrıca, soğuk havada iyi koku alınmaz. Onun için koklarken, mantarı avuç içine alıp ısıtmak yada oda sıcaklığına getirip koklamak en iyisidir.
Ayrıca, soğuk havada iyi koku alınmaz. Onun için koklarken, mantarı avuç içine alıp ısıtmak yada oda sıcaklığına getirip koklamak en iyisidir.
Mantarın tadının
-mantar pişirilmeden yenmeyeceği icin- çig durumda hiçbir anlamı
yoktur. Ayrıca zehirli mantarları tadarak tanımak da
olanaksızdır. Biliniyor ki pek çok zehirli mantarın tadı oldukça
leziz(!)dir.Mantar tatmanın gerekli oduğu, işe yarar tek bir
istisnai durum vardır: Russula cinsi mantarların yenen türlerini
saptamak.(Bak: Tat
Yoklaması)
Bir lamelli mantarın türünü
belirlemede önemli bir yardımcı da, o mantarın sporlarının
rengidir. Genel olarak mantarın gelişmesinin başlangıc evresinde,
mantarın sporları oluşmadığı için, genç mantarları bu yoldan
tanımak olanaklı değildir. Mantar gelişip sporlar olgunlaştığı
zaman, sporlar şapkanın alt yüzüne renklerinin damgasını
vururlar. Pek çok mantarın lamellerinden bu renk kolaylıkla
izlenebilir. Ama daha güvenli olması için asağıda açıkladığımız
SPOR İZİ deneyine başvurulur.
- Spor rengi araştırılacak mantarın sapını, şapkaya yakın bir yerden keserek, şapkayı sapından ayırın (en az iki adet).
- Şapkalardan birini beyaz, diğerini de siyah bir kağıdın üzerine, lamelleri yere bakacak şekilde yerleştirin.
- Şapkaların üzerine bir kase kapatın.
- Bir kaç saat sonra, yada bu denemeyi akşamdan yaptıysanız, ertesi sabah, kaseyi ve ardından mantar şapkasını dikkatlice kaldırın. Kağıt üzerinde sporları, merkezden çevreye radyal sıralar halinde, rahatlıkla göreceksiniz. Tabii ki renklerini de.
Not: Bu iz deneyi, çok kuru mantarlarda da iyi netice vermeyebilir.
Asağıda dört renk spor izi fotoğrafı
görülüyor.
Bir mantarın türünü
belirlemekte, başka özellikler de önemli rol oynarlar:
Sap
ile şapkanın göreli bağlantı biçimi:
Merkezi, eksantrik veya yandan bağlı.
Merkezi, eksantrik veya yandan bağlı.
Büyüme
biçimi:
Tek tek, deste biçiminde, gruplar halinde, öbek öbek vb.
Tek tek, deste biçiminde, gruplar halinde, öbek öbek vb.
- Şapkasının hem altı hem de üstü KAHVERENGİ olan lamelli mantarlardan uzak durmak gerekir.Öldürücü zehirli örümcek mantarları Cortinarius speciosismus (C.rubellus) ve Cortinarius orellanus ile yine öldürücü mantar Galerina marginata böyle mantarlardır. (Bak: Zehirli Mantarlar)
- Aynı şekilde şapkasının hem altı hem de üstü BEYAZ olan lamelli mantarlardan da aynı ölçüde uzak durmak gerekir.Öldürücü zehirli sinek mantarı Amanita virosa / Ölüm Meleği böyle bir mantardır. Bu mantarın en tehlikeli yönü pazardan satın aldığımız kültür mantarı Şampinyon'a benzetilmesidir. (Bak: Zehirli Mantarlar)
Aslında -bilenler için- bunları birbirinden ayıran önemli özellikler bulunmaktadır. Diğerlerinin yanında belirleyici olan fark lamellerinin rengidir.
Sinek mantarlarının lamelleri kesin olarak BEYAZ olur. Champinion / Şampinyon mantarlarında ise lameller beyaz değil, siyaha yakın tonlarda olurlar. Bu rengi veren Champinion mantarlarının SİYAH sporlarıdır.
Mantarın bunlardan hangisi olduğunu saptayabilmenin iki ayrı olanağı bulunmaktadır:
A- Mantarın şapkası ter çevrilip altından bakılırsa lamellerin rengi görülebilir.
Yukarıda belirtildiği gibi zehirli Sinek mantarlarında bu renk beyazdır.
Champinion mantarlarinda ise siyah veya siyaha çalar renktedir. Sadece genç Champinion mantarlarında sporlar henüz olgunlaşmadığı için lameller onlarda da beyaz renktedir. Ayrica bu mantarlarda sporların korunması amacıyla şapkanın altında oluşan beyaz, pamuğumsu zar lamellerin görülmesini engelleyebilir. O durumda zar kaldırılarak lamelleri görmek olanaklıdır.
B- Mantarlara Spor İzi yöntemi uygulanır. Sonuçta Champinion'ların spor izi siyah, sinek mantarlarının izi ise beyaz oluşacaktır. (Bak: Spor İzi yöntemi)
- Sapının ucu torba gibi bir kılıf (kase) içinde olan mantarları da toplamayın.Öldürücü zehirli Amanita verna (A.phalloides) / Köy göçüren ile Amanita virosa / Ölüm Meleği mantarlarının içinde bulunduğu sinek mantarlarının hepsi böyle saplarında kın / kase olan mantarlardır. (Bak: Zehirli Mantarlar)
Yukarıda anlatılan uyarılara uyulduğu takdirde mantardan zehirlenme riski en az yarıyarıya azalmış demektir. Ülkemiz olguları dikkate alındığında bu oran %90-95 olmaktadır.
Genelde yukarıda adı geçen beş mantar ve diğer bir kaç örümcek mantarının hepsi de hücre öldürücü özelliklere sahiptir. Bunlara ek olarak, ülkemizde çok bulunan Kuzu göbeği denilen mantarın akrabası Gyromita esculanta ve benzeri birkaç beyin mantarının dışında kalan mantarlar sinir sistemine etkileri yada sindirim sisteminde yarattıkları bozulmalarla kendilerini belli ederler.
Bu mantarlarin yaşamsal tehlikesi söz konusu değildir. (Bak: Zehirli Mantarlar ve Tablosu) - Şapkasının kenarlarında ince iplikcikler bulunan mantarları toplamayın.
Bu mantarlar Cortinarius / Örümcek türü mantarlardır. İçlerinde öldürücü zehirli olanlar vardır. Örneğin yukarıda adı geçen öldürücü zehirli Cortinarius speciosissimus ile Cortinarius orellanus mantarları bu tür mantarlardandır.
Bu tür mantarları sporları kahverengidir. Ayrıca bunlarda sporları korumak üzere oluşan iç zar örümcek ağı gibi iplikciklerden yapılıdır. Mantarların gelişme evresinde şapkanın oluşmasıyla birlikte bu zar parçalanır ve parçaların bir kısmı sapın şapkaya yakın tarafında yapışık kalarak kahverengi izler bırakırken bie kısmı da şapka kenarlarında tülden saçaklar oluştururlar.
Ayrıca, yüze yakın çeşiti olan bu türün yenmeye değer olanları da çok az sayıdadır.
- Kural olarak yakıcı tadı olan ve/veya nahoş kokulu mantarlardan kaçının.
- Küflenmiş yada çürümeye yüz tutmuş mantarları toplamayın, bırakın kalsın.
- Keza fazla böceklenmiş mantarları da toplamayın.
- Borucukları yada ayağındaki damar ağları kırmızı olan sünger altlı mantarlardan kaçının.
- Eğer etleri sararmış ve/veya ıslak ise yumurta mantarları ile duman mantarlarını toplamayın.
- Tat Yoklaması:Gevrek yapılı ve sütsüz lamelli mantarların russula türlerini birbirinden ayırmak oldukça zor, çoğu zaman imkansızdır. Bu durumda russula cinsi bir mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için "tat yoklaması" yapılır. Ancak bu yöntem sadece ve sadece "russula" türü mantarlara uygulanabileceğinden, önce ve MUTLAKA mantarın "russula" türü olduğu kesin olarak saptanmış olmalıdır (bak: Gevreklik).
Bu saptandıktan sonra mantarın yenilir olup olmadığını anlamak için, mantar şapkasının altındaki lamellerden çok ufak bir parça alınarak dilin ucuna değdirilir. Şayet mantar yenmez yada zehirli bir tür ise hemen yada çok az bir süre sonra ağzı yakacaktır. Eger yakmıyorsa mantar tehlikesizdir ve yenilebilir.
Dikkat! Bu yöntem küçük çocuklarla birlikte iken kesinlikle uygulanmamalıdır. Çocuk taklit etme içgüdüsü ile bundan böyle eline geçen her çeşit mantarı ağzına götürücektir.
Mantarlar
ne zaman ve nasıl toplanmalıdır:
- En uygun mantar toplama zamanı, güneşli günlerde, sabah çiyinin kaybolduğu zamandan öğlen ortasına kadar olan süredir.
- Daima kuru havada mantar toplamaya çalışın. Islak mantarları toplamak oldukça zor ve sıkıcı olur.
- Mantar topladığınız yerin, motorlu taşıt trafiği olan yollardan en az 100 metre uzak olmasına özen gösterin. Eksoz gazlarından çıkan zararlı maddeleri (kanserojen ağır metaller) mantarlar bünyelerinde biriktirmektedirler.
- Mantar toplarken daima bir hasır sepet kullanılmalıdır. Kağıt torba ve özellikle de plastik torba elverişli değildir. Kağıt torba ıslanıp yırtılır, plastik torba ise mantarı sıkıştırır ve ezerek bozulmasına neden olur. Sepetin içinde kartondan veya uygun bir malzemeden gözler yapılırsa değişik mantar türlerini ayrı ayrı bölümlere koyabilirsiniz.
- Mantarı keserek toplamayın. Önce burarak en alt kısmından (kökünden) koparın, sonra topraklı kısmını kesip atarsınız. Bazı mantarların tanınmasında kökün şekli yardımcı olmaktadır.
- Mantarın temizlenmesini topladığınız gün yapın. Kaba temizliği, hatta mümkünse ince temizliği de mantarı topladığınız yerde yaparsanız iyi olur. Böylece hem mantarların bünyesindeki doğal maddeler yine doğada kalırlar hem de boşuna fazla yük taşımamış olursunuz.
- Mantarın böceklenmiş (larvalı, kurtcuklu) olup olmadığı dıştan bakmakla her zaman anlaşılmayabilir. Bunu anlamak için mantarı boylamasına kesersiniz. Eğer ici çok kurtlu değil ise, kurtlu kısımlarını kesip atarak sağlam kısımlarını saklayabilirsiniz.
- Sakın ha beğenmediğiniz yada tanımadığınız mantarları bilinçsizce tekmeyle dağıtıp parçalamayın. Sizin beğenip toplamadığınız mantar türleri belki de başkalarına göre çok lezzetlidir. Ayrıca yenmese de mantarlar doğanın bir süsüdürler.
http://wb332306.bahnhofbredband.se/
İnternet Adresinden Alıntı Yapılmıştır…
Mantar
yerken nelere dikkat etmelidir:
- Tamamen emin olmadıkça bir mantarı pişirip yemeyin.
- Eğer bir mantarı ilk kez yiyor iseniz fazla miktarda yemeyin.
- Mantarları pişirmeden (çiğ) yemeyin. Bazı yenen mantarlar bile çiğ iken zehirli olabilirler. Ayrıca bazı insanların çiğ mantarlara karşı hassasiyeti bulunabilir.
- Taze ve genç mantarların lamellerini, borucuklarını (süngerimsi kısım) yada dikenlerini kesip atmayın, çoğu kez mantarın bu bölümleri en lezzetli yerleridir.
- Eğer odunlaşmış yada kayışlaşmış ise yaşlı mantarların ayaklarını (sap) kesip atın.
Son
olarak:
Sakın aklınızdan çıkarmayın ki mantar konusunun en can sıkıcı tarafı yarım mantar bilgisinin hiçbir değerinin olmamasıdır. Bir mantarı aşağı yukarı tanımak yeterli değildir.Mantarı yüzde yüz tanımıyorsan hiç tanımıyorsun demektir.
Sakın aklınızdan çıkarmayın ki mantar konusunun en can sıkıcı tarafı yarım mantar bilgisinin hiçbir değerinin olmamasıdır. Bir mantarı aşağı yukarı tanımak yeterli değildir.Mantarı yüzde yüz tanımıyorsan hiç tanımıyorsun demektir.
Tübitak Yayınları'ndan çıkan, Prof. Afife Mat'ın "Türkiye'de
mantar zehirlenmeleri ve zehirli mantarlar" adlı kitabından
aldığımız, ülkemizde halk arasında zehirli ve yenen mantarların
birbirinden ayırt edilmesine ilişkin bazı yanlış düşünceleri
-kendi notlarımızı da ekleyerek- aşağıda aktarıyoruz:
- Mantar koparılınca zehirli ise iç kısmının rengi hemen mavileşir.Not: Tam aksine çok leziz olan sünger altlı mantarların pek çoğu tam da bu özelliğe sahiptirler. Ayrıca ülkemizde kanlıca adıyla bilinen "lactarius deterrimus" ve "lactarius deliciosus" mantarları da ayni özelliği gösterirler.
- Mantar gümüş bir kaşık veya para ile kaynatıldığında mantar zehirli ise gümüş kararır.
- Zehirli mantarları salyangozlar yemezler.Not: Zehirlilik göreceli bir kavramdır. Ancak bir canlı türü için zehirlilikten söz edilebilinir. Bağışıklık ve savunma mekanizmalarının varlığına bağlı olarak bir tür için ZEHİR olan maddeler başka bir tür için pekala iyi bir GIDA olabilir.
- Hoş kokulu ve lezzetli olan ve şapkasından bir parça koparıldığında iç kısmının rengi değişmeyen mantarlar tehlikesizdir.
- Çayırda yetişen mantar türleri tehlikesizdir.Not: Çayırda yetişen mantarların en iyi bilinenlerinden olan ve bir türünün "kültür mantarı" olarak her yerde satıldığı bilinen "champinion" cinsi mantarlardan beyaz zehirli champinion mantarı tam da park ve bahçelerde yetişmektedir. Yine zehirli, hatta çok miktarda alındığında ve panzehir verilmediği durumda öldürücü olabilen "muskarin" maddesini içeren "clitocybe dealbata" de bir çayır mantarıdır.
- Ağaçlar üzerinde yetişen mantarlar zehirsizdir.Not: Ağaç üzerinde yetişen mantarların hemen hemen hepsi, ki bunlar parazit (asalak) mantarlardır, zaten odunsu yapılı mantarlardır ve yenilme özellikleri yoktur.
- Tuzlu ve sirkeli suda kaynatmak mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır.Not: Bu durum sadece belirli bazı mantarlar için ve belirli koşullarda geçerlidir. Gevrek yapılı ve sütlü, lamelli mantarların pek çoğu "lactarius" bol suda bir kaç kez ve belirli süre kaynatılarak ve kaynatma suyu dökülerek yenilebilmektedir. Ancak bunun için yukarıda da belirtildiği gibi mantarın kesin olarak saptanması gerekmektedir. Ayrıca kaynatılıp suyu dökülerek yenilebilir hale gelen birçok mantar daha söz konusudur. Ne var ki suyun tuzlu yada sirkeli olmasının burada herhangibir rolü söz konusu değildir.
- Zehirli veya yenen mantarlar ayrı ayrı topraklarda yetişir.Not: Mantarın zehirli olması ile toprağın yapısı arasında hiçbir bağlantı bulunmamaktadır. Dolayısı ile ayni yerde hem zehirli hem de zehirsiz mantarların yetişmesi çok doğaldır. Ayrıca değil farklı mantarlar, ayni cins mantarların bile türlerinden birisi öldürücü olabildiği halde diğer bir türü çok leziz bir mantar olabiliyor ve kuşkusuz bunlar aynı yörelerde rahatlıkla yetişebilirler. Buna en güzel örnek sinek mantarlarının (amanita cinsi) bir türü olan köy göçüren yada "evcikkıran amanita phalloides" çok zehirli olan iki maddeyi (amanitin, phalloidin) de içerirken ayni cinsin bir başka türü olan "Sezar mantarı amanita caesarea", padişah mantarı -buna karadeniz yöresinde yumurta sarısı deniliyor- ta Roma döneminden beri bilinen en leziz mantarlardan biridir.
- Kurutulmuş mantar zehirli değildir.Not: Mantarı kurutmak genel olarak mantarın zehirliliğini ortadan kaldırmaz, ancak mantar bünyesinde bulunan, öldürücü olmayan ama bazı kişilere zararlı etki edebilen -allerjik reaksiyon, yada o maddeye karşı hassasiyet nedeniyle- pek çok madde tıpkı mantarın suyunun kaynatılarak buharlaştırılmasında olduğu gibi mantarın bünyesinden atılabilmektedir.
- Pişirmek mantarın zehirliliğini ortadan kaldırır.Not: Pişirmenin mantarın zehirlililğini ortadan kaldırmayacağı açıktır. Ancak mantarı çiğ yemenin çok daha fazla riske girmek olduğu da açıktır. Mantar toplayıp yeme kültürü ile ilgili bütün kitaplarda mantarı yemeden önce kaynatarak kendi suyunun buharlaştırılması gibi bir ön işlemden geçirmenin zorunluluğuna işaret edilmektedir. Tabiiki böyle kitapların yazılmış olması söz konusu ise. Bizim ülkemizde böylesi bir kitap ne yazık ki henüz yazılmış değildir.
- Mantarı yoğurt ile birlikte yemek zehirlenmeyi önler.Not: Yoğurtun belli bir panzehir olma özelliği bilinmektedir. Ancak bu özelliği onun mantarların zehirliliğini ortadan kaldırdığı anlamına gelmez. Ama çok önemli olmayan bazı durumlarda mantar yiyen insan için yararlı fonksiyonları olmuş olabilir
Halk arasındaki bu yanlış inanışlara biz, bir de okumuşlar arasında yaygın bir yanlış inanışı ekleyeceğiz:
Mantar kesinlikle zararlı, tehlikeli bir nesnedir. Uzak durulmalıdır
Notumuz: Mantar da doğadaki her türden varlık gibi bir doğa olgusudur. Zehirli olanları da vardır, leziz yiyecek olanları da.. Herşeyden önce kendimizi ilkel korkulardan kurtarmamız, sonra da, eğer topluma bu konuda yararlı olmak istiyorsak, topluma korku salmak yerine, yararlı ve gerekli bilgileri topluma ulaştırmaya çalışmamız gerekir. En azından, gereksiz korku yayan bir merkez olmaktan çıkmak gerekiyor.
İLGİNÇ
VE SORUMSUZ BİR YAKLAŞIM
Biz
bu sitede hep insanları, mantardan, gereksiz yere korkutma
yaklaşımına karşı durduk ve duracağız. Ama öyle bir ülkede
yaşıyoruz ki doğru rota çizebilmek nerede ise olanaksız.
İnternet ortamında son zamanlarda mantar konusunda çok değişik bazı siteler yada yazılar ortaya çıkmaya başladı. Bir kısmı tam yerine oturmasa da oldukça ilginç bilgiler veriyor.
Ama şimdi aşağıda göstereceğimiz gibi öyle yaklaşımlar da var ki insan sadece ne yapacağını değil ne diyeceğini bile bilemiyor.
İnternet ortamında son zamanlarda mantar konusunda çok değişik bazı siteler yada yazılar ortaya çıkmaya başladı. Bir kısmı tam yerine oturmasa da oldukça ilginç bilgiler veriyor.
Ama şimdi aşağıda göstereceğimiz gibi öyle yaklaşımlar da var ki insan sadece ne yapacağını değil ne diyeceğini bile bilemiyor.
http://site.mynet.com/camadandoga/dogada_yasam.htm
adresindeki sitede
DOĞADA
YAŞAM VE HAYATTA KALMA ( SURVIVAL )
başlığı altında aynen şöyle bir ibare bulunuyor.
MANTARLAR:
Genellikle
pastel renkli üzerinde toz tabakası bulunan ince saplı mantarlar
zehirlidir. Bunların yerine sapı kalın, hoş kokulu, mat renkli ve
içerisinde kurt yaşayan mantarlar güvenle yenilebilir.
Evet
yanlış okumadınız, aynen kopyaladık. Yazının sahibi doğada
zor durumda kalan insanlara hayatta kalmaları için ne yapmalarını
öğütlerken bunları söylüyor.
Hani bir deyim vardır: Deveye sormuşlar, boynun neden eğri diye de yanıtlamış deve:
"Nerem doğru ki?"
İnanın insan ne tarafını düzelteceğini bile bilemiyor.
Hani bir deyim vardır: Deveye sormuşlar, boynun neden eğri diye de yanıtlamış deve:
"Nerem doğru ki?"
İnanın insan ne tarafını düzelteceğini bile bilemiyor.
Yazıda
hangi mantarların tarif edildiğini anlamak olanaksız. Çünkü
böyle bir mantar türü filan yok. Ayrıca eğer o tarife göre
mantarları toplayıp yerse insan, bırakın hayatta kalmayı anında
öteki dünyaya göçeder, çünkü tüm öldürücü zehirli
mantarları bu tarif altında toplamak kaçınılmaz.
Hele bir de eki var ki ne demeli: İçerisinde kurt yaşayan mantarları güvenle(!) yemeliymişiz. Yani larvalarla insan için aynı biyolojik yaklaşım söz konusu. Kim söyledi, nerede yazılı, hiçbir aydınlatıcı bilgi yok.
Aynen "mantar yemeyin ha zehirlenirsiniz" diyenlerin yaklaşımı, ama 180 derece tersinden bir yaklaşım. Her iki yaklaşım da yaşamdan kopuk, bilgi ve bilim dışarıda tutularak oluşturuluyor.
Aslında pek bir farkları yok, ama bir tanesi yine de ölüme karşı çıkıyor en azından. Burada ise sorumsuzluğun sınırı bile yok.
Hele bir de eki var ki ne demeli: İçerisinde kurt yaşayan mantarları güvenle(!) yemeliymişiz. Yani larvalarla insan için aynı biyolojik yaklaşım söz konusu. Kim söyledi, nerede yazılı, hiçbir aydınlatıcı bilgi yok.
Aynen "mantar yemeyin ha zehirlenirsiniz" diyenlerin yaklaşımı, ama 180 derece tersinden bir yaklaşım. Her iki yaklaşım da yaşamdan kopuk, bilgi ve bilim dışarıda tutularak oluşturuluyor.
Aslında pek bir farkları yok, ama bir tanesi yine de ölüme karşı çıkıyor en azından. Burada ise sorumsuzluğun sınırı bile yok.
Zehirlenmeler için Danışma Adresi dilerim kimsenin bu adrese ihtiyacı olmaz...
http://www.uzem.rshm.gov.tr/
http://www.uzem.rshm.gov.tr/
Sizlere bu blogları
hazırlarken belli bir bilgi birikimi
ve zaman harcayarak sizlere sunuyorum..Benim sizden tek ricam Blogumda bulunan Reklamlara tıklamanız..Sizden yayınlamış
olduğum blogdan herhangi bir
ücret talep etmesizin sizinle
paylaşıyorum.Reklamlara tıklamak bu sizin
için bir saniyelik zaman bu
cüzzi reklam gelirini benden kıskanmazsınız Sanırım..
Please click on the
ads on the right side and left side
Пожалуйста, нажмите на рекламу
с правой стороны
Sağ reklam basın
لطفا با کلیک بر روی تبلیغات در سمت راست
Prosím, klikněte na reklamy na pravé straně
1 yorum:
Bilgilendirme için teşekkür ederim. facebookta bir grup oluşturmayı düşünmezmiydiniz. birçok kişi için çok faydalı olabilir. aliyagmurtr@hotmail.com
Yorum Gönder